Önceki Haber Sonraki Haber

"Yıldız değil işçiyim"

22/06/2005 Çarşamba

Galatasaray'ın yeni teknik Direktörü Eric Gerets taraftarlara umut dolu mesajlar gönderdi. Galatasaray'ın hasta bir takım olmadığını belirten Gerets, 30'a yakın kaset izlediğini ve takımı çok disiplinli bulduğunu açıkladı. İşte Belçikalı teknik adamın yeni takımı Galatasaray ile ilgili görüşleri;

Galatasaray bir dünya markası... Gelince karşılaştığınız tablo ile kafanızdakiler çakıştı mı? Yoksa çok karışık bir kulübe mi geldiniz?

Zaten Türkiye’ye gelmek istediğimi kafama koyduğumda, böyle bir kulübe gelmek isterdim. Çünkü oyuncu olarak da bir kaç kez Galatasaray’a karşı oynamıştım, hoca olarak da.. Bir de tabii ki, Galatasaray taraftarı beni o kadar çok etkilemişti ki, size anlatamam.

Futbolcu Gerets mi daha iyiydi, teknik direktör Gerets mi? Sporcu olarak Türk futbolseverler için bile önemliydiniz...

20 yıl futbol oynadım. 13 yıl ise teknik direktörlük yaptım. Hocalığımı 20 yıla tamamlayayım, o zaman karar veririz. Oyuncu olarak tabii ki daha çok başarı kazandım. 8 lig, 4 Kupa Şampiyonluğu. Bir Avrupa Şampiyon Kulüpler Şampiyonluğu. 85 kez millilik, Dünya dördüncülüğü... Hoca olarak yalnızca ise 4 lig şampiyonluğu...

Buraya bilerek geldim. Galatasaray’ın başına geçiyorsam eğer, onların beklentisi şampiyonluktan başka birşey olamaz. Futbolcu ve teknik direktör olarak yaşadığım 13 şampiyonluk sayısını artırmak istiyorum...

Elbette uğraşacaksınız ama Galatasaray son 3 senedir sancılı bir dönem geçiriyor. Hatta bugünler en sancılı dönemler. Ribery gitti. Conceiçao, Mondragon, Song, Tomas... Hepsinde belirsizlikler var. Henüz transfer de yapılmadı... Geçen senenin 20 Haziran’ında, Wolfsburg’da iken çıkan bir demeciniz var; “Transfer için acelem var artık bekleyemem.”

Tabii ki çabuk transfer olacak ama bir de şunu düşünmek lazım. Ben kaset manyağı oldum. Çünkü bütün futbolcuları çok iyi tanımam gerekiyor. Önce bunları tanıyayım, ardından transfer isteyeyim. 30’a yakın maç izledim.

Transfer için ne kadar zamanı var Galatasaray’ın?

Şimdi işte zamanı geldi ve çalışıyoruz. Ribery olayına bir kez daha değinmek istiyorum. Ribery’nin kalmasını istemiştim ama bir oyuncu sürekli, “Fransa’ya gideceğim, Fransa’ya gideceğim” diyorsa, hasta olmuşsa Fransa için o hasta oyuncuyu ben kullanamam... Conceiçao ile de aynı sorun var. Onun gitmesini istemem...

Conceiçao kalmak istiyor, ancak kulüp parasal sebeplerle göndermek istiyor diye biliyoruz. Yanlış mı?

Bana iletilen Panathinaikos’tan 3 yıllık teklif aldığı, bizimle 2 senelik sözleşmesinin kaldığı ve o yüzden gitmek istediği...

5 yabancı da değişebilir mi ve onlarla konuştunuz mu?

Futbolcularla da konuşmadım. Çünkü tatildeler. Şunu da belirteyim ki, takımda bir problem yok. Takım hasta değil. Çünkü hasta bir takım Galatasaray gibi disiplinli oynayamaz. Tabii ben sürekli iyi oynadıklarını söylemiyorum. Tabii ki iyi oynamadılar benim seyrettiğim kimi maçta. Ama organize ve disiplinli bir ekip olduğunu söyleyebilirim. Organize ve disiplinli bir takım hasta olmaz.

Ze Roberto ve Buffel’i istediğim doğru

Sisteminiz için olmazsa olmaz transferiniz var mı?

Bir oyuncu geldiğinde bile sistem tamamen değişebilir. Adayları da size söyleyemem...

Ze Roberto gitti bile.

Benim istediğim oyunculardan biriydi.

Buffel?

İleri ikilinin arkasında 10 numara için ideal bir oyuncuydu. Sorun finansal değil ama kulübü bırakmak istemiyor..

İkinci, üçüncü alternatiflere dönüyorsunuz.

Size ikinci ve üçüncü alternatiflerin ilk alternatiften kötü olduğunu kim söyledi...

İkinci üçüncü alternatif olmalarından anlıyoruz.

Ben Buffel ve Ze Roberto’dan daha iyisini istemiştim. Ancak aklımda, “Biz bunu alamayız” düşüncesi de vardı. Ama şimdi görüyorum ki onu bile alamayız dediğim futbolcuları alabilecek güçteyiz.

Rui Costa, Davids, Figo?

Davids’i ve Rui Costa’yı ben istemedim. Figo ile temasların olup olmadığını söyleyemem.

Figo 10 numara değil..

Evet ama sağ kanatta kullanabileceğimiz bir oyuncu. Yönetime şunu söyledim: “Bizim başarıyı yakalamamız için büyük isim almamız gerekmiyor. Takıma katkı sağlayacak, sistem içinde faydalı olacak bir 10 numara.”

Türkiye’de çok acımasız bir yargılama sisteminin hakim olduğunu ve uzun süreli çalışmanızın transferlere bağlı olduğunun farkında mısınız?

Yıldız gelir, başarı gelmezse de aynı şey. Benim burada sorumluluklarım var. Kulüp bana “Biz bu bütçeyi geçemeyiz” derse yapacağım bir şey yok.

Transfer bütçesi olarak size hangi rakamı söylediler?

Bütçe söylemediler ama istediğimiz futbolcuların kaçını alabileceklerini söylediler.

Diliyoruz ki, Türkiye’de üstüste üç maç kaybetmeyin!.. Enteresan bir deneyim olabilir.

Ben kendimi her zaman bir taraftar gibi hissettim. Ben bir yıldız değilim, ben bir işçiyim. Bu kadar çok para kazanmama rağmen, yine taraftarla aynı duyguları yaşıyorum. Bunları da insanlar bildiği için şu anki konumumdayım. O yüzden taraftarlar Avrupa’nın her tarafında Gerets’i sevdi.

Biz Türk sporseverler olarak, futbolculuk döneminizde sizi bir yıldız olarak görüyorduk...

Ben kendimi hiçbir zaman yıldız olarak hissetmedim. Ben bir yıldız olarak hareket etmedim çünkü yıldız gibi hissedersen, kötü bir dönemde aşağı düşersin.

Bir demecinizde Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazandığınız sene 3-0 galip geldiğiniz maçın rövanşında, Galatasaray 2-0 öne geçince çok korktuğunuzu söylemiştiniz. Korkmuş muydunuz? O Galatasaray sizi gerçekten eleyebilir miydi? Ve o sezon sizi yalnızca Galatasaray yenmişti... Biz bunları nasılsa yeneriz duygusuyla mı maça çıkmıştınız?

Cehenneme girdiğinizde ne olacağını bilemezsiniz! 20 dakika sonra skor 2-0 olmuştu. Ve korktuk tabiii. Galatasaray o zaman da değerli bir rakipti.

Bugüne kadar Avrupa’da yalnızca tek kupa kazanmış bir ülkeyiz. O da Galatasaray’la oldu. Beklediği şartlarda transferler gerçekleşir ve istediği çalışma ortamını bulursa, çok ciddi bir erozyona uğramış Galatasaray Avrupa’da bir daha ne zaman kupa kazanabilir?

Bu sezon almak istediğimiz oyuncuları alıp, yeni sezon için yatırıp, bir sonraki sezon için de takımı takviye edersek ondan sonra başarı gelebilir.

Galatasaray’ın bu sene UEFA Kupası’nı kazanması hayal mi?

Geçen sefer kazanması hayal miydi?

Evet hayaldi. Bir kaç idealist insan, bir avuç sporcu ve bir avuç medya mensubunun hayaliydi.

Bu kez o kadar uzak bir hayal olmaz, çünkü Galatasaray bir kez kazandı. Tesislerden girerken, Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı kazandığı resmi gördüm, mükemmel bir resim, çok duygulandım. Bülent Tulun’a, “Umarım o resimden bir tane de ben bırakarak giderim” dedim.

Türkiye’de şöyle bir gelenek vardır, büyük takımlar rakiplerine yenilmezler, yöneticisi, teknik adamı, “Hakeme kaybettik” derler. Hakeme yüklenir misiniz, maç kaybettiğiniz zaman?

Ben kasetlerden Galatasaray’ın 30 maçını izledim. Bu maçlardaki hakemler, Almanya’daki hakemlerden daha iyiydi. Umarım sezon sonunda da aynı şeyi söylerim.

Kendinizi hiçbir zaman yıldız futbolcu olarak nitelendirmemişsiniz ama dileriz bizim kafamızdaki yıldız teknik adam olursunuz.

Benim yıldız olmama gerek yok, futbolcular yıldız olsun.

Fransa’da oynadığınız Fransa - Belçika veteranlar maçını 35 bin kişi izlemiş. Türkiye’de maçları 5 bin kişi izler, Galatasaray’ın son maçını 7 bin kişi izledi...

İyi oynarsak, seyirci gelir. İyi futbol her zaman seyirciyi çeker.

Galatasaray’ın oyun felsefesi baştan aşağı değişecek mi, yoksa Galatasaray aşağı yukarı kafanızdaki futbolu mu oynuyordu?

Aşağı yukarı aynı. Ancak transferlere de bağlı. Gelenlere bakarak sistemi değiştirebilirim. Her zaman 4’lü defans, 2 ön libero, 2 kanatta, ileride Hakan, arkasında Necati oynamışlar. İki kanatta bu sisteme uygun adamlar bulabilirsem, devam ederim. Yoksa 4’lü defansa devam. İleri ikilinin arkasında bir 10 numara ve tek ön libero... Düşünüyorum, sistem kanatlara yapılacak transfere bağlı...

"En büyük transferim Hasan Şaş olacak" dediniz mi?

Ben böyle bir şey söylemedim. Onun iyi futbolcu olduğunu biliyorum. Ama ondan niye yeterince katkı alınmadığını sordum.

Takım hasta değil, kulübün durumu da çok iyi değil. Ve rakipler güçlü. İkincilik sizin için de başarısızlık mı?

Daha durun bakalım. Çok şampiyonluklar yaşadım. Türkiye’ye de başarılı olmak için geldim. Türkiye’de de başarının şampiyonluk olduğunu biliyorum. İkincilik güzel birşey ama yetmez...

Kaç kişilik bir kadro ile çalışmayı planlıyorsunuz. Galatasaray’ın altapısında 80’e yakın milli oyuncu var, onları da kullanacak mısınız?

30 kişilik kadro gençlerin işini zorlaştırır. 24 kişilik bir kadro oluşturacağım. Çünkü hocam bana 18 yaşımda şans verdi ve ben o şansı iyi kullandım. Burada da öyle gençler varsa, emin olsunlar ki o şansı benden alacaklar.

Mondragon giderse, kaleci alternatifiniz var mı? Böyle sürprizlere hazırlıklı mısınız?

Mondragon gitmeyecek.

Tomas ya da Song için aynı şeyleri söyleyebilir misiniz?

Onlar kesinlikle gitmeyecek!

Tüm bu kaosa rağmen neden Galatasaray’ı tercih ettiniz?

Galatasaray’a gelmek benim için büyük bir maceraydı. Bu maceraya girmemin sebeplerinden biri de burada kaos olmasıydı. Ama ben kaosu seven biriyim. Bu yüzden suyun içinde bir balık gibiyim. Ve çok mutluyum. Kaosu da olumsuz anlamda kullanmıyorum. Yapılabilecek çok şey olduğunu gördüğüm için bu durumu ‘kaos’ kelimesiyle ifade ediyorum. Ama bahsettiğim kaos o kaos değil.

Son iki kulübünüzdeki çalışmalarınıza ilişkin bir başarısızlık değerlendirmesi yapılıyor. Kimileri ‘Kaiserslautern’i düşürüyordu’ diyor, kimileri de 13., 14. haftalarda Wolfsburg’un halen lider olduğundan bahsediyor. Bunun arka planında ne var? Başarısız bir dönem miydi?

Kaiserslautern’i çok kötü bir zamanda aldım, kötü zamanda almama rağmen Bundesliga’da ligde kaldılar. Wolfsburg’la eksi üçle başladık ve bütün sezon boyunca da onunla uğraştık. O yüzden öyle bir döneme geldik ki, ayrılmamız gerekiyordu.

Şu röportajda edindiğimiz izlenim, mesafeli bir insan olduğunuz. Bizim sporcularımız teknik direktörü, bir baba ve otorite figürü olarak görmek ister. Kendinizi nasıl tarif edersiniz?

Çok duygusalım. Oyuncular bana karşı iyi davranırlarsa, kimliklerini, görevlerini iyi biliyorlarsa, ben de onlara baba gibi davranabilirim.

Ne anlamda duygusalsınız?

Şu an saha kenarındayım ama futbolu yaşıyorum. Maçı oyuncularımla birlikte yaşarım. Biri orta yaparsa, Şükür’le aynı anda kafaya çıkarım!

Bir maç sonrası taraftarlarla karşılıklı yumruk şov yaptınız...

Çalıştırdığım her kulüpte el üstündeydim. PSV, Standart Liege... Kaiserslautern’de bile altı maç üstüste kaybettik, taraftarla aramız yine iyiydi. Benim gitmemi hiç kimse istemedi.

Hakan Şükür yalnız Galatasaray’da değil, Türk Futbolu’nda en önemli futbolcuların başında. Sözleşmesinin son senesi ve daha oynamak istiyor. Performansına göre bu süre uzar mı, yoksa yaşla ilgili bir önyargınız var mı?

Geçen sene 18 gol atmış bir futbolcu için fazla bir şey söylemeye gerek yok. 34 yaşındaki bir oyuncu eğer sezon hazırlıklarının başlamasına 1 hafta kala gelip Florya’da 1 saat koşuyorsa, benim için değerli olan budur...

Yardımcılarınız kesinleşti mi?

Keser (Erdal Keser) ve Stumpf... Bugün Stumpf’un da sorunu çözüldü.

Ya Nezihi Boloğlu?

Kalıyor. Çünkü süper bir adam. Onunla çok çok mutluyum...

Türk Futbolu’nun değeri Avrupa’da nerede?

Son yıllarda Türk Futbolu’nun korkunç bir sınıf atladığını rahatlıkla söyleyebilirim. Beklediğimden daha çok tekniği yüksek bir futbol gördüm Tempo ise daha artabilir...



Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
  Ana Sayfaya Dön
Webaslan Anasayfasına Dön