Futbol denen endüstride her zaman sizi aşağı çekmek isteyen birileri olacaktır. Başarılıysanız; gülümseyin... Gülümseyebilirsiniz.
EVREN GÖZ YAZIYOR
evrengoz@yirmidort.tvİçinden hikayeler geçen futbol maçları her zaman daha özeldir. Elazığ'da eşine ancak filmlerde rastlanacak türden bir olay gerçekleşti.
Melo, son dakikada kaleye geçip penaltı kurtardı. Bu düzeyde bir lig maçında, en azından bizim ülkemizde böylesine bir olay yaşanmamıştı. Aslında Melo kadar Tafffarel'in varlığı da apayrı bir konu. Arkanızda bir dünya devinin sesiyle, o dakikaları dişlerinizle kemirirsiniz. Melo da kendisine neden pitbull dendiğini ispatladı. Galatasaray, Terim dönemi unutulmazları arasına bir yenisini daha eklemiş oldu.
Florya'da kurulan yeni takım, sahaya ruhunu yansıtmaya başlıyor. Önce Manchester United galibiyeti, ardından Melo'nun efsane kurtarışı milyonları mutlu etmeye yeten iki olay yalnızca. Bu tarz bir mutluluk, çok uzun süredir Galatasaray taraftarının içinde varlığını sürdürüyordu.
Başarılı olmak, üstelik böylesine unutulmaz şekillerde gelen sevinçler, Galatasaraylılar için neden o takıma gönül verdikleri sorusunun bir karşılığı sanki. Çünkü şu an Galatasaray, Türkiye'nin en başarılı ve kıskanılan takımı konumunda. Yeni stadı, teknik direktörü, yaşadığı unutulmaz şampiyonluk, şike sürecinden etkilenmemesi, altyapıdan çıkardığı isimler, taraftarının yeniden tribünlerde eski günlerdeki gibi keyifli besteler söylemesi sarı kırmızılıları ayrı bir noktaya taşıyor.
Melo'nun penaltısından karşılaşmanın son düdüğüne dek kale arkasında bekleyen Taffarel'in sempatisini bu ülkede çok az isim yakalamıştır. Taffarel'in Galatasaray tercihindeki sebep, kulübün aidiyet duygusu olarak açıklanabilir. Kulübede bulunan Hasan Şaş ve Ümit Davala'nın sarı kırmızı renklere bağlılığı, profesyonel anlayışın içinde olması gereken kadar bir amatör ruhun temsilidir. Bu simgelerin en önemlisi de kuşkusuz Fatih Terim'dir...
Terim'i seversiniz ya da ondan satırlar boyunca nefret edersiniz, bu apayrı bir konu. Ancak kabul edilmesi gereken bir konu var ki; Galatasaraylı Fatih, henüz Fatih Terim olarak anılmadan önce bu takım için her şeyini ortaya koyan bir kaptandı. Hayatının büyük bir çoğunluğunu geçirdiği Galatasaray'da Terim'i acımasızca eleştirmek için, birkaç Nobel ödülü; farklı branşlarda çeşitli inanılmaz başarılar elde edip, yahut Galatasaray için ömrünü harcayıp, mesela eve gittiğinizde başınızı yastığa koyduğunuzda içinizin rahat etmesi gerekir. Aileniz vardır örneğin, çocuğunuz vardır; onun nasıl büyüdüğüne şahitlik edememişseniz Galatasaray için, işte o zaman Terim'in yakasına sıkıca yapışabilirsiniz.
Ülkemizde maalesef spor basınının geldiği nokta, bu büyük pastada söz sahibi isimlerin menfaatlerini gözeten, kişisel hırslarını mesleğinin dahi önüne koyup paragraflarını renkten renge boyayan erbapların gösterileri olarak vücut buluyor. Bu feodal yapıda Terim, özellikle basınla ilişkilerini öyle ustaca yönetiyor ki; emin olun hangi muhabirin hangi yöneticiden kaynaklanarak ne tür haberler yaptığını, hangi spor yazarının neden belden aşağı vurduğunu, hangi köstebeğin kimlerle konuştuğunu; hepsinin farkında Terim. Sonuçta kimse bulunduğu koltukta asırlarca kalmıyor. Terim de bir gün gelecek Galatasaray teknik direktörlüğünden ayrılacak... Başka bir isim, başka bir karakter gelip takımı yönetecek kuşkusuz. Ancak bu acımasız düzen, on binlerce insanın yer aldığı ve yüz binlerce kişinin karnının doyduğu bu futbol denen endüstride her zaman sizi aşağı çekmek isteyen birileri olacaktır. Başarılıysanız; gülümseyin... Gülümseyebilirsiniz.
Galatasaray taraftarı, gelişen teknolojiyle birlikte artık sesini rahatça duyurabiliyor. İyiyi kötüyü çok da sağlam analiz edip, notunu layıkıyla veriyor. Sosyal medya, yalnızca futbolda değil her konuda kitlelerin sesini birbirine hızlıca duyurmasını sağladıkça, bilinçli Galatasaray taraftarının da sesi daha gür çıkacaktır. TT Arena'da takımını izleme şansını elde eden taraftarlar, kaba bir hesapla 400 Galatasaraylıdan birini temsil ediyor. Takım kötü gittiğinde çatlak sesler elbette çıkacaktır,ancak Galatasaray şu an ülkenin zirvesindeki yerini sapasağlam muhafaza ediyor. Taraftara düşen görev, bu takımı zor zamanında da destekleyip sürekli yanında olmaktır.
Bugün, hem Manchester zaferini kutlamak, hem de Melo'nun kurtardığı penaltı hakkında gururla karışık mizah yapma zamanıdır.
Gülebilirsiniz, hem de tertemiz olur gülüşünüz; gerçekten Galatasaraylıysanız.
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.