Önceki Haber Sonraki Haber

Büyük düşünmek...

Galatasaray. O güç ki, ülkemizin hayal edemeyeceği şeyleri gerçek yapmış. Milyonları sokağa dökerek bir ulusun gurur kaynağı olmuş, sevindirmiş.

19/07/2011 Salı Webaslan.com

Yeni sezonun başlamasını belki de en çok Galatasaray taraftarı istiyor. Futbolun üstüne inen şike perdesi,  oyunun güzelliğine gölge düşürdü. Geçen sezonu başarısız fakat şaibesiz  kapatan Galatasaray’da taraftar yeni takımı sabırsızlıkla bekliyor.

Aslına bakarsanız şike ve teşvik futbolun içinde hep söylenir fakat ortaya çıkarılamazdı. Şampiyonluğun kızıştığı son haftalara yaklaşırken sürekli enteresan maçlar yaşayıp, bunları lig bitene kadar konuşup; nihayetinde şampiyon belirlenince aniden köşelerine çekilirdi insanlar…Ta ki bir sonraki sezon finaline kadar şike-teşvik söylemleri unutulur giderdi.

14 Nisan’da çıkan yasa, ülkemizdeki futbol düzenini bir anda değiştirdi. Oyunun o güçlü aktörleri, bir anda bulundukları konumda indirilebilir hale gelmişlerdi. Fakat bir çok insanın hayal bile edemeyeceği operasyon bir pazar sabahı  aniden gerçekleştirilince, herkes anladı; artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Sezona başlarken, yaşanan bu gürültünün altında sessiz bir güç var şimdi: Galatasaray. O güç ki, ülkemizin hayal edemeyeceği şeyleri gerçek yapmış. Milyonları sokağa dökerek bir ulusun gurur kaynağı olmuş, sevindirmiş.

Bu topraklarda sevinmeye hasret kalan kalabalıklar, Galatasaray sevdasına sığınıp mutluluğu doyasıya yaşamıştır. Galatasaray, futbol aracılığıyla başka kulüplerin imrenerek baktığı noktalarda uzun süre dolaşmıştır. Bugüne geldiğimizde ise o noktadan uzak olan, ancak içinde “başarı kültürü” gelişmiş, “kazanma alışkanlığına sahip” bir camia görüyoruz.

Elbette ki camialar başarısız dönemler yaşar, elbette klasmanda alt sıralarda da yer alabilir. Ancak büyük olmak, düştükten sonra ayağa kalkma gücünü “kendi içinde” bulmaktır. Galatasaray da bunu yapmıştır. 1974 yılında Metin Oktay’ın takıma kazandırdığı Fatih Terim, bu armanın altında yakaladığı başarıların boşuna olmadığını göstermeye gelmiştir. Kimileri aynı teknik direktörün 3.kez takımın başına getirilmesini doğru bulmasa da, camianın kendisine ihtiyacı varken Terim, bu eli geri çevirmemiştir.

Türk futbolunda yaşanılan bu süreçte  yeni stadı, yeni kadrosu ve Galatasaraylı hocasıyla Galatasaray kim ne derse desin şampiyonluğun en güçlü adayıdır. Böyle olması da çok doğaldır çünkü büyük camialar bu tür ortamlarda kendini gösterir.

Futbol tarihine baktığımızda da o tarihi yazanların, düştükleri durumdan hemen toparlanıp çıkışa geçenler olduğunu görüyoruz. Bazen yaşanılan başarısızlıklar, sonraları asla unutulmayacak başarıların sebepleri olur. Ancak bugünlerde başlayan Terim dönemini  1996-2000 arasıyla kıyaslamak hataların en büyüğü olur.

O vakitlerdeki futbol ile bugünün futbolu, o zaman aralığındaki ülkenin siyasi ve ekonomik yapısıyla bugünün ortamı çok farklı. Kulüplerin bütçeleri, ek gelirler, yabancı sayısı ve hatta tesis imkanları bile ciddi bir ayrımın göstergesi. Artık bambaşka bir dünya var ve buna alışmak gerek.

Uefa Kupası’nı kazanmak, bir ilk olması açısından tabiî ki unutulmaz. Fakat daha büyük düşünmenin zamanı gelmedi mi sizce?

Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
  Ana Sayfaya Dön
Webaslan Anasayfasına Dön