Önceki Haber Sonraki Haber

Büyük değişim

"Terim’in kafasındakiler yavaş yavaş sahaya yansıyıp meyvelerini veriyor. Bunu ilk senede başarmak, şampiyonluktan da büyük başarıdır."

29/03/2012 Perşembe Webaslan.com

Galatasaray bu yıl şampiyonluğun en güçlü adayıdır ve son düdüğe kadar da bu kavgayı sürdürecektir diye düşünüyorduk,Terim’in ekibi yanıltmadı. Sezona 4-1-4-1 gibi teoride gayet iyi ancak pratikte bir türlü istenilen karşılığı veremeyen bir sistemle ve çok yeni bir takımla girdiler.

Kısa sürede sağlanan uyum, Terim’in klasik 4-4-2’ye dönmesi ile birlikte seri galibiyetler başladı. Galatasaray yalnızca saha içinde değil, saha dışında da harika işler yapıyordu. Florya’dan gelen haberler, önceki yıllara göre bambaşka bir huzuru gözler önüne seriyordu. Fatih Terim takıma gerçekten hava getirdi. Öncelikle özgüven eksikliğini giderdi. Geçmiş sezonlardan kalan oyunculara hangi formayı giydiklerini hatırlattı. Kazanma ruhunu aşılamaya başlarken yenilere de bulundukları yerin değerini gösterdi. Bu karışım sağlanırken yardımcılar Davala, Şaş ve Taffarel’in de oyuncularla sürekli iletişim halinde olduğunu unutmayalım. Onlar da kamplarda, seyahatlerde birer futbolcu gibiydiiler. Ki zaten Hasan Şaş uzun süre çift kalelerde harika işler yaptı.

Galatasaray her geçen hafta üzerine koyarak devam etti oynamaya. Terim’in istediği oynayan bir ekipti. Topu alıp oynayan, hükmeden, rakibe göre oyun düşünmeyip her sahada kendi oyununu karşı tarafa kabul ettiren bir takım. Bunu yapmak bazen yıllar alırken, bazen eldeki kaliteli kadroyla birkaç ayda da başarabilirsiniz. Eldeki tek başarı formülü Okan-Emre-Suat, iyi 3 yabancı ve Hakan-Arif ikilisi olmamalı. Başka formüllere de açık olmalıyız. Her başarıyı kendi döneminde değerlendirmek gerekir. Değişen dünyada başka seçeneklere de açık olunmalı. Galatasaray kuşkusuz hikayelerin en güzellerinden birini satır satır yazmıştır 2000 yılında, ancak yeni hikayeler için önsöz gerekiyor artık. Bunun da ilk adımı bu yıl atılıyor…

Oynayan bir Galatasaray artık yavaş yavaş yerleşiyor futbolumuza. Bunu anlamak için Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor maçlarına bakmak yeterli. Fenerbahçe maçında Alex’in en uca gönderildiği bir taktiğe zorlayan, 4 devrelik Trabzonspor maçlarının 3 devresinde oyuna hükmeden ve Beşiktaş maçlarında son dakikaya kadar galibiyeti kovalayan Galatasaray’dı…

Terim’in kafasındakiler yavaş yavaş sahaya yansıyıp meyvelerini veriyor. Bunu ilk senede başarmak, şampiyonluktan da büyük başarıdır. Eğer siz yıllardır üzülerek ayrıldığınız Kadıköy’de rakibinizi nefes almaya zorladıysanız, siz taraftarınızın o unutulmaz Terim koreografisiyle Carvalhal’i imrendiriyorsanız ve siz galibiyetten başka çaresi olmadığı halde maç berabereyken Trabzonsporluların vakit çalmasına çıldırıyorsanız, tüm dinamiklerinizle başarıyı hak ediyorsunuzdur. Üstelik Galatasaray’ın bu yeniden doğuşu tam da Türk futbolunun çıkmazda olduğu zamana denk geliyor; bu asla tesadüf değildir. Çünkü Galatasaray, geçmişinde de her zaman ilkleri başarmış ve öncü kulüp olma geleneğini sürdürmüştür. Futbolumuzun bu yeni döneminde yine bayraktarlığı Galatasaray yapacaktır. Özellikle Şampiyonlar Ligi’nden sağlanacak gelir doğru kullanılırsa önümüzdeki yılar Galatasaray’ın Avrupa’da özlenen seviyeye gelmemesi için hiçbir sebep yok.

Avrupa futbolunun ekonomik sıkıntılardan ötürü düştüğü durumu izliyoruz. Kulüpler gerçekten kötü halde. Barcelona, Real Madrid ve Bayern Münih dışında dördüncü takımı saymak için biraz düşünmek gerekir. İtalya, İngiltere ve Fransa’da önlemez bir düşüş devam ederken İspanya ve Almanya öncülüğünü sürdürüyor. Şampiyonlar Ligi’nde Apoel çeyrek final oynuyor mesela. Ancak milyarder ailelerin futbola bir virüs gibi bulaşması oyunu oldukça farklı bir yöne götürdü. İnanılmaz bedellerle kurulan takımlar, köklü armaların ardından aklanan eurolar kupaları getirmiyor. Henüz zenginlerin eline düşmemiş kaleler ise finallere abone hala. Böyle bir ortamda Galatasaray doğru transferlerle Şampiyonlar Ligi’nde yarı finale dek yürüyebilir. Bu, hayal değil. Avrupa futbolu kabuk değiştiriyor. Galatasaray, bu değişimin içinde mutlaka kendine yer bulacaktır. Mourinho’nun Porto ile Avrupa şampiyonu olduğu yıl da büyük bir değişim vardı. Yaşlanan kadrolar, değişen anlayışlar arasından sürpriz çıkmıştı. Bugün Chelsea, Manchester United, Arsenal, Inter ve Lyon gibi ekiplerin mutsuzluğu raslantı değil. Özellikle Şampiyonlar Ligi’nde 2000’li yıllara damga vuran bu ekipler eskisi gibi değil artık. Değişen Avrupa futbolunda Galatasaray, alışkanlıklarını hayata geçirecektir.

Ancak transfer konusunda edinilen tecrübeler endişeye yol açıyor. Terim’in istekleri ve yönetimin tavrı bazen örtüşmüyor. Arda’nın gidişi, Shaqiri konusu, Forlan-Reyes açıklaması yönetimin inişli çıkışlı bir grafik izlediğini anımsatıyor bizlere. Yönetim içindeki sıkıntılar şampiyonluk gelirse düzelir mi yoksa daha mı derinleşir kestirmek güç fakat Galatasaray’da geminin bu kadar sallanması taraftarın midesine vuruyor. Tayfada o kadar çok hareket var ki, her gün başka biri zıplıyor, gemiyi sarsıyor ve başka bir medya organından kahvelere, sosyal paylaşım sitelerine, bloglara, forumlara kadar yankı buluyor o ses. Kitle iletişim araçlarının çılgın bir hızla yayıldığı necip ülkemde bir yöneticinin söylediği iki çift laf dünyanın bir ucuna ışık hızında ulaşıyor neredeyse. Oysa sakin olmak lazım, armanın böyle güzel bir yolda ilerlediği bugünlerde tahriklere kapılmamak lazım. Bahar aylarında daha az konuşup daha çok kazanan bir camia istiyor Galatasaray taraftarı. Çünkü ülkemizde artık kitleler çok daha bilinçli, herkes düşüncesini çok daha rahat söyleyebiliyor.Yani seksenlerde, doksanlarda kalabalıkları etkileyen yönetici-başkan profilleri artık pek rağbet görmüyor. Galatasaray taraftarının Ünal Aysal’a sempati duymasının sebebi de takımı Terim’e emanet edip geri planda kalacağın açıklamasıydı. Ki, Galatasaray söz konusuysa sadece başkanı konuşur ve konu kapanır. Yönetim kurulundakilerin son düzlükte daha sakin olmaları gerekir. Zaten görev paylaşımı gereği bugünlerde yurtdışına çıkışlar çok oluyor. Amaç, yeni sezon için en iyi isimleri getirmek.

Terim’in istediği oyuncular gelirse bu takım çalkantılı Avrupa’nın 1.kupasında hiç erişmediği noktaya erişecektir, sürekli konuşan yöneticiler biraz sakin olursa da Florya’daki huzur milyonlarca Galatasaray sevdalısına ulaşacaktır Mayıs’ta.

evrengoz@yirmidort.tv



Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
  Ana Sayfaya Dön
Webaslan Anasayfasına Dön