Önceki Haber Sonraki Haber

Sarıyla kırmızıyla, alnımızın akıyla

Bakın ben Galatasaray'lıyım, ben şampiyon olamıyorsam ezeli rakibimin de şampiyon olmasını istememem kadar doğal birşey olamaz.

13/07/2011 Çarşamba Webaslan.com

Artık doğruları söylemek adaletin tecelli etmesini talep etmek bile tepki çeker oldu. Sonda söyleyeceğimizi başta açık, net bir şekilde ifade edelim: Başkan Ünal Aysal'ın dediklerine ben de imzamı atıyorum.

Fenerbahçe'li olmak ayrı bir şey, Fenerbahçe Başkanı'nın yapmış olduğu düşünülen yanlışları savunmak apayrı birşey. Olaki buna benzer hataları bir Cimbom'lu yönetici/başkan yapmış olsa idi inanın kendisine hakkımı ömür boyu helal etmezdim. 10 günde gelinen noktada adaletin bir an evvel tecelli etmesini istemenin eleştirilmesi, ülkede sporun içine spor dışı etmenlerin ne kadar girdiğinin en açık göstergesi. Stad açılır, olay olur. Teşvik primi ve buna benzer iddaalar havalarda uçuşur, yaptıklarından şüphe duyulanlar yerine adaleti herkes için isteyenler eleştirilir. Kulupler Birliği safsatası altında birileri çıkar, biz falancanın yanındayız diye demeçler verirse hiç bir sorun çözülmez, durum daha da kötüleşir. Bir nevii "biz halimizden memnunuz, canım o kadarcıkta olsun ama futbolcular harika mucadele ettiler, haklarını yemeyelim" zihniyeti tepeden tırnağa akıldan ve mantıktan yoksun bir bakış açısının sonucudur.

Bakın ben Galatasaray'lıyım, ben şampiyon olamıyorsam ezeli rakibimin de şampiyon olmasını istememem kadar doğal birşey olamaz. Bunda saklayacak, gocunacak bir nokta görmüyorum. TT Arena'da geldiler, yendiler, gittiler. Üzülmedik mi? Kahrolduk. Ama haklı bir galibiyet almışlardı, açtık telefonu ertesi gün. Tebrik ettik Fenerbahçelileri.

Sezon ilerledi ve her geçen hafta burnumuza daha garip kokular, görüntüler gelince doğal olarak bizimde midemiz bulandı ve alınan bu şampiyonlukta "sahadaki alın teri" dışında da birşeyler olabileceğini düşündüğümüzden tebriği rafa kaldırdık. Gelinen bu noktada "ama efendim sizde 20 yıl önce Malatya'ya araba gönderdiniz" gibi beylik laflara cevap verecek değiliz. Gözümüzün tam önünde gerçekleştiği düşünülen ve yargıya intikal etmiş bir konuda "en çabuk ve adil sonucu" beklemek başta Fenerbahçe'liler olmak üzere tüm futbolseverlerin en doğal hakkı.

Futbol Federasyonu Başkanı'nın Sn. Aysal ve Sn. Dürüst arasına girmeye çalışıp camiamızı suçlar tabaitındaki sözleri tamamen kendi değer yargılarına göre "denge" bulmaya çalışılan nafile çabalardan öteye gidemez. Daha önceki yönetimlerin sergilediği "ne şiş yansın, ne kebap" tarzı tavırlarla ne Türk Futbolu, ne de Türk toplumu bir adım öteye ulaşamaz.

Kral çıplak, hatta çırılçıplak demenin en doğru, en rasyonel olduğu günde doğru söyleyeni dokuz köyden kovmaya çalışmak, bütün bu iddaaları görmezden gelecek kadar vicdandan yoksun olmak ne bize, ne ezeli rakip/ebedi dostlarımıza yaraşır.

Esas işimize; sahanın içine dönecek olursak 5 tane önemli transferimizin olduğunu görüyoruz; Terim/Selçuk ve dolayısıyla Arda-Elmander-Muslera. Terim'i alarak Selçuk'u, Selçuk'u kadroya katarak Arda'yı transfer ettik adeta yeniden. Kewell/Mehmet tarafından rekabete zorlanmayan Baros, Elmander'in de kadroya katılması ile kendine çeki düzen vermeye devam ederken Ceyhun/Okan gibi orta sahada adayları Ayhan/Yekta gibi geçen seneden gelen 18 oyuncularımızı 18'in de itmeye çalışıyorlar.

Serkan her ne kadar Türkiyemspor maçında Mustafa'nın asisti ile golle buluşsa da bu gol her 2 oyuncumuzu da kurtaramayacak gibi duruyor. Bunun dışında geçen sene Konyaspor'a beraberce kiralanıp hırs/oyun konsantrasyonu adına üzerine bir nebze bile bir şey koyamayan Mehmet ve Musa'nın da kalıcı olması hemen hemen imkansız gibiduruyor. Gençlerden Semih kesinlikle 25 kişilik kadroda yer alması gerekirken; Emre-Serdar-Anıl kiralanıp Cafercan olmamak için kariyerlerine devam etmeliler.

Kalede Ufuk yine yediği golde en ufak bir çaba göstermez iken kiralanması gerekenler arasında neden olması gerektiğini bir kez daha bize ispat etti. Zaten kendisi ile yaşıt olan Muslera giyecek "86" numaralı formayı ve solak kalecimiz Manisaspor günlerine geri dönmek için oynayabileceği bir takıma gitmeli. Kalede Milli takımlarda olup kampa gidemeyen Emirhan var daha. Aykut iyi bildiği işe 2. kaleciliğe dönse ve 3. kaleci de Emirhan olsa en ideal senaryoya ulaşmış oluruz.

Defansta Gökhan güven vermemeye devam ederken; buraya yapılacak Valencia'luı Miguel tarzı bir ekleme hem Sabri'yi alternatifsiz bırakmamış olur hem de hoca manevi oğullarından birini daha ileride de oynatabilir. Bu sayede Ufjalusi defansın göbeğinde daha çok kalır ve Gökhan'ı orada daha az görüp daha az üzülürüz biz de sevgili okurlar.

Kulağıma fısıldanan bir diğer konu yeni forma lansmanının Pazar günü lisede olacağı ve yaklaşık 15 yıllık aradan sonra (Adrian Knup geldi birden sarı formayı düşününce) sarı formaya olan hasretimizin sona ereceği yönünde.

Daha temiz bir ligin sonunda her zaman olduğu gibi 2012 Mayıs'ında "sarıyla kırmızıyla, alnımızın akıyla" şampiyon olmak ümidi ile...

Şen Ola Cimbom, Şen Ola...

Ant İpek.

Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
  Ana Sayfaya Dön
Webaslan Anasayfasına Dön