İçinde bir nebze olsun Galatasaray sevgisi kaldı ise, bari artık bugün sus çocuk... Sus ki yüreğin soğusun..
Yaklaşık 7-8 yıl önce idi...
Çocukluğumdan 30'lu yaslarıma taşıdığım en güzel miraslardan biri olan 'Florya'da antremana sızma' rituelimi yerine getiriyordum bahardan kalan bir akşam üstünde...
Antreman maçında ortanın sağında görev alan Sabri topu kaptırınca ardında oynayan esmer genç çocuk topu sol ayağı ile kaptı ve sağ ayağının içi ile taç çizgisine paralel bir top atarken önündeki Sabri'ye 'Sabri aaabiiii' diye yüksek sesle seslendi..
Çocuğun Sabri abisinin kaybettiği topu kapmasindan, düzeltip tekrar Sabri'ye atmasından kumaşının ne kadar kaliteli olduğu anında belli oluyordu...
O çocuk Arda Turan'dı..
Daha doğrusu o zamanki adı ile sadece 'Arda'...
Kutsal Galatasaray formasını 17 yaşında giydikten sonra kendi jenerasyonunun 'en iyisi' olarak 22 yaşında
Galatasaray'ın kaptanı olacak Arda..
O'nu ilk tanıdığımızda kısa saçlı, yüzünün ortasında koskocaman ve ışıl ışıl parlayan gözleri ile her yanında zeka ve mütevazılık fışkıran bir çocuk idi Arda..
Üstüne üstlük kaptan olarak başlamadığı bir maçta kaptanlık bandını sonradan takmayı kabul etmeme cüretini göstermemesi yetmezmiş gibi maç sonrası “o bandı sonradan takacak degılım” dedikten çok değil birkaç ay sonra kaptanlığa '10' numaralı formayı giyerek getirilecek olan Arda...
O Arda büyüdü, Manisa'ya kiralık gönderildi..
99 numaralı Vestel Manisa forması ile geldiği ASY'de ceza sahasına eski açık ve numaralinin olduğu kendine göre sağ açık mevkiinden sızarak 2 çalım attı, defansımızın belini kırdı, üzerine bir de asist..
Meşin yuvarlak Mondragon”un koruduğu Galatasaray ağlarına gittiğinde içi kan ağlayarak sözüm ona sevinir gibi yaptı...
O an kalbimizdeki yeri iyiden iyiye belirginleşmeye başlamıştı Arda'nın..
Ertesi sezon gönüllerde taht kuran Gerets istemedi kendisini kadrosunda..Dönemin başkanı olumsuz Canaydın duruma el koydu; Arda'yı resmi olmasa da sözlü bir şekilde Manisa'ya söz verilmiş olmasına rağmen Ardayı kulüpte tuttu..
Arda saçını uzatarak sempatik bir şekilde döndü Florya’ya…Artik delikanlı olmuş, attığı her çalımla gönlümüzü fethedip verdiği her gol pası ile gözümüzün pasını siliyordu…1-2 sene önce sadece kısa olan saçları uzamış, attığı her çalımın, eksilttiği her adamın ardından uzamış saçları alnına düşüyor, o saçlar alnına düştükçe Arda'nin saçlarını biz Büyük Kaptan Bülent Korkmaz'ın gençlik döneminin modası 'uzun ense'sine veyahutta Hakan Şükür'un '90'ların ortasındaki Del Piero favorilerine benzetiyorduk..
4-5 yıldır gıpta ile izlediğimiz Barcelona'nın sembolü Puyol gibi yeni ilahimizi buluyor olmanın verdiği dayanılmaz hafiflik ile boburleniyorduk ASY'de, Florya'da..
Arda, Arda'lıktan 'Arda Turan'lığa dönüşürken' çocukluluğunu Bülent Korkmaz'a, Hakan Şükür'e benzemek için geçiren bir nesil Cimbom'lu doğan çocuklarına, yeğenlerine 'Arda' ismini koyuyorlardı peşi sira…
Çok değil 2 yıl sonra dönemin başkanı Polat kaptanlık pazubandını, ASY'deki Büyük Galatasaray Taraftarı 'Büyük Kaptan Arda Turan' payesini, diğer onbinlerce Galatasaraylı'da 'çocuklarının isim abisi' unvanını layık gördüler Arda'ya..
İlerleyen yıllarda hem kaptanlık, hem 10 numara, hem de dönemin çocuklarına isimlerinin verilmesi ile bir anda tüm efsanelerimizin tek vucudda can bulmasını ne biz ozumseyebildik ne de Arda…
Arda bütün bunların kendisine sunulmasından çok değil 2 yıl sonra 'kendi kanatlarında uçmak' için koptu gitti aramızdan..
Gidişine değil, zamanlamasına bozulmuştuk sadece..
O çok sevdiği parçalıyı kaptan olarak hiç bir kupa kaldıramadan gitmesine bozulmuştuk…
Arda'nın bugün dikkat etmesi gereken tek şey var artık hayatında: GS tribünlerine ve taraftarlarına seslenirken biraz daha sağ duyulu davranmak… Eğer söylediği gibi tekrar aramıza dönerse bugünlerde TT Arena'da '10 numaralı sarı kırmızı parçalının' yanında hatırı sayılır sayıda '11 numaralı kımızı beyaz çubuklu Atletico' formasının olduğunu görecektir…(Bu forma Vicente Calderon'da tam 96 Euro'ya satılıyor; bugünkü değeri tamı tamına 250 TL)..
Günümüz şartlarında bile Arda'yı İspanya'da bile yalnız bırakmak istemeyen büyük Galatasaray taraftarının büyüklüğünü bir kez daha gözler önüne serer tribündeki kırmızı beyaz çubuklu formalar…
Daha düne kadar formasını taraftara verdikten sonra buz gibi soğuk havada ASY'de kapalıyı selamlarken şortundaki GS armasını öperek ne kadar GS'li olduğunu gösteren Arda
Kendini ülkeden giderken Adnan Sezgin'in elinden plaket alan Lincoln'le değil de bizim yaptığımız camiamızın en büyük değerleri olan Metin Oktay-Bülent Korkmaz-Hakan Şükür ile kiyaslayabilse zaten hala kaptanımız olurdu…
Hayatında ilk defa bir sezonda Fatih Hoca'nın oyuncusu olarak sezon sonun o kupayı kaldırmak için akıtırdı terini..
Arda ile ilgili bu hayalimizi artık gerçekleştiremeyecek olsakta, o kupa Arda'nın 7-8 yıl önce 'abi' dediği Sabri'nin elinde yükselecek 7-8 ay sonra…
Her zaman olduğu gibi bize de her sevdadan geriye kalan 'Sadece Galatasaray' olacak..
Sence de öyle değil mi Arda?
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.