Hoca kalır, siz gidersiniz!

Üzücü ve şanssız bir geceydi...Bunun üzerine biraz da beceriksizlik ekleyince lig defterini şampiyon olarak kapatabileceğimiz şu önemli haftalardan puan alamadık...

Olabilir, hele hele önümüzde son 10 yılda Avrupa'da oynayacağımız en önemli maç olan Schalke maçı varken her zamankinden de daha sakin, aklı selim olmalıyız...Ama o da ne... İçimizden "başın öne eğilmesin, aldırma Cimbom aldırma" veya "Ne oyunlar, senaryolar..Sustuysak bir yere kadar.." diye mırıldanıp çisil çisil yağan yağmurda ışıksız, kaldırımsız, bakımsız yollardan metronun yolunu tutmuşken bir uğultu duyuyoruz... "Hoca gider biz kalırız" diyorlar. Anlamıyorum... İyice kulak kabartıyorum. Evet, evet gerçekten de hocayı istifaya çağırıyor bir grup Kapalı Üst seyircisi...Doğu tribün..416 blok... Şaka gibi... İnanamıyorum... Bir kısım iyi gün Galatasaraylı'sı kendi akıllarınca hocayı istifaya çağırıyorlar... Haklısınız, hoca gitsin Mourinho gelsin... Drogba gitsin Torres gelsin...Taffarel gitsin, Mondragon pardon pardon Simoviç gelsin kaleci antrenörü olarak.

Galatasaray, "sizin Galatasaray'ınız" ya....Aklınız sıra böyle yerli yersiz, ipe sapa gelmez yorumlarla önce kendinizi doldurun, sonra da içinizdeki koşullu sevgiyi dayatmak için avazınız çıktığı kadar bağırın, çağırın...

Esas Hoca kalır, siz gidersiniz..Salı akşamı Cimbom 13 yıl önce Mallorca deplasmanında olduğu gibi çıkar Aslanlar gibi top oynar, bir anda vizenizin geçerlilik süresini kontrol edersiniz çeyrek finalde PSG karşısında Aslan'ı Paris'te desteklemek için...Zaten çoğunuzun gittiği ülkedir kesin Fransa..Yanılıyor olabilirim ama sanki öyle geldi şiveniz uzaktan sevgili TatlıSu Galatasaray'lıları...

Siz Galatasaraylılığın ne demek olduğunu bugüne kadar kavramamış olabilirsiniz ama kurucumuz Ali Sami Yen'in dediği gibi "amacımız Türk olmayan takımları yenmek" olan ve genlerinde bunu tarihe altın harflerle yazmış bir neslin üyesi olarak sizi susmaya ve haddinizi bilmeye davet ediyorum..

Saha içine dönelim...Hoca Drogba'yı dinlendirme vesilesi ile Burak'ı tek forvet olarak belirledi dün akşam...Hem Schalke deplasmanı öncesi deneylerine devam edecek hem de Sneijder'i daha etkili olduğu tek forvet arkasında (üstelik Amrabat sahada yok iken) deneyecekti..Bu deneyden de görüldü ki, Drogba-Burak ve Sneijder'i aynı anda kullanmak çok ama çok zor...Onun için Selçuk'un yanına 2 Selçuk daha lazım...Hamit her geçen gün Selçuk'un sağına diğer Selçuk olam yolunda ilerliyor ama 3. Selçuk yok takımda...Melo keşke 1 var 1 yol olsa...4 var 1 yok beyefendi..Öyle olunca da Yekta aldığı topların % 80'ini solundaki Selçuk'a teslim etmek ve top rakipte iken pres yapmak olarak belirledi...Biz de stadda bir kez daha gördük ki, Melo karakterli bir oyuncuya 10 numaralı formayı bir daha teslim etmemeliyiz..

Maçın hakemi 3 tane kritik hata ile maçı mahvetti...Öncelikle rakibin attığı golde faul var..Eboue olduğu için pozisyonda çoğumuz "ya hep atıyor kendini diyoruz"..Yanlış...Kim olursa olsun, faul fauldür...Ve de hakem rakibe 1 golü hediye etmiştir..Penaltı pozisyonu yerim ters köşede olduğu için bana penaltı gibi gelmişti..Tüm herkes değil diyor...Hakem hatasını hata ile telafi etmiş tekrardan...Maçın en önemli hatası ise attığımız kornerde Gökhan'ın çekilmesi..Aynısı Kasımpasa- Fenerbahçe maçında yaşandı...Hakem penaltı verdi..Biz de ise tepki veren Gökhan'a kırmızı ve bu karar sayesinde kaybedilen 3 koca puan..

Her hafta yazmaktan sıkıldım, bu adamlar oynamaktan sıkılmadı..Tüm amaçları ligin 33. haftasındaki Fenerbahçe-Galatasaray maçına sarkıtmak bu çekişmeyi...

Siz bilirsiniz..Geçen seneden madem akıllanmadınız..Buyrunuz hodri meydan..Hoca'nın önderliğinde, hocaya ve armaya gerçekten inananların omzunda yükselince kupa sizi Cemiyet'te eğlenirken tekrar görürsem bir çift sözüm daha olur inanın..

Salı akşamı kendimiz gibi oynayıp, Hamit'in önce direğin içine sonra da filelere gidecek olan bir füzesi ile Şampiyonlar Ligi'nde "tekrar" çeyrek finalist olma ümidi ile..

Büyük Galatasaray taraftarına

8 Mart 2013 akşamı Gençlerbirliği maçının çıkışında yapılmış olan tezahüratı maçtan üzüntülü bir şekilde ayrılırken yanlış bir şekilde duyarak hemen akabinde yazmış olduğum yazıdan dolayı başta tüm Kapalı olmak üzere hepinizden özür dilerim. O anki ruh hali ile tam gerçekleri bile duyamıyor olabileceğimi idrak edememişim, umarım beni affedersiniz..

Yarın akşam tarihi bir kez daha hep beraberce yazma ümidi ile,

Saygı ve sevgilerimle

Ant İpek