Önceki Haber Sonraki Haber

Uygun Format

Geçtiğimiz hafta sonu yaşanılan sorunlu maçtan sonra ASY'de 5 günde oynadığımız 2 maçla yaralarımızı sarmışa benziyoruz.

02/11/2009 Pazartesi Webaslan.com

Geçtiğimiz hafta sonu yaşanılan sorunlu maçtan sonra ASY'de 5 günde oynadığımız 2 maçla yaralarımızı sarmışa benziyoruz. Sezon başında Mustafa'nin da katılımıyla orta göbekte oynayabilecek oyuncu sayımız bir anda 5'e çıktığında aklıma ilk gelen M.Topal'ın satılabileceği idi. Beklentimin tersine Mehmet kadroda tutulurken, Linderoth iyileşmiş, Ayhan'la 3 yıllık nikah tazelenmiş, Barış ve Mustafa'da bu isimlere alternatif olarak kafamıda şekillenmişti. Kafalardaki plan Arda'nın ortadaki değil ilerideki üçlüde görev yapacağı ve yukarıda adı geçen 5 oyuncumuzdan hazır/formda olan 3'ünü orta sahayı tutacağı yönünde idi. Derken yapılan Elano transferi kağıt üzerindeki bu uyumu bozuverdi ve biz bu ritm bozukluğunu neredeyse 1-2 ay gecikmeli olarak farkediverdik. Antrenörümüz Rijkaard'da Elano ile beraber elindeki hücumcuların sayısı bir anda artınca 4'ünü bir arada kullanmak için tek çıpalı 4-3-3 yerine çift çıpalı 4-2-3-1'e dönüştürüvermişti.

Elano'yu Brezilya Milli Takımi'ndaki oyunlarından dolayı çok beğenen bir Galatasaray'lı olarak bu transferden ne kadar mutlu olduğumu yazmama gerek yok ama gelin görün ki Elano ne ortadaki ne de ilerideki 3'lü de kendine daha yer bulamadı.

Rijkaard'ın, geçen seneye göre ahı gitmiş vahı da kalmamış bir Sivasspor'a karşı Ayhan ve Linderoth'u dışarıda bırakarak sezon başındaki 4-3-3'e dönmesinin zamanlamasının çok doğru olduğunu söyleyerek başlayalım söze.. Bu sayede son haftalarda en çok başımızı ağrıtan topu oyundan kuramama sorununa da neşteri vurdu Frank Hoca. Sadık okuyucularım bilir; bendeniz geçtiğimiz hafta Leo'ya degaj yapma özgürlüğü tanımak veya Arda/Elano/Ayhan'ın geriye gelip top alması yönünde kendimce çözümler sıralarken Rijkaard çok daha basit ve akılcı bir yöntemle Mehmet'i stoperlerimizin hemen önüne, Barış ve Mustafa'yı da Mehmet'in sağına ve soluna yerleştirdi ve ortada çok daha fazla top tutabildik bu sayede... Bu topları adeta üçüncü bir stopermişcesine oynayan Mehmet'le de dağıtmaya başlayınca Sivas'in işini daha ilk yarıda bitirdik (Rakip antrenör M.Ertuğral'in kendi adına Kamanan'ı oyuna alması ne kadar doğru olsada orta sahadan Sezer'i çıkararak bunu yapması orta sahadaki üstünlüğümüzü daha da belirginleştiren bir kareket idi).

Rijkaard, Fener'li Emre'nin geçtiğimiz hafta Baros'u sakatlamasıyla kadromuşda kalan tek santrforumuz Nonda'yı çok daha idareli kullanmayı tercih ediyor. Maçın rölantiye alındığı dakikalarda Kewell'ı tek forvet olarak görevlendirip Nonda'yı kenara alması sistematik bir kurgunun yansıması..Ö te yandan geçtiğimiz sezon sol bek, kale ve pivot santrfor hariç her mevkii de oynayan Kewell, Bucaspor ve Sivasspor maçlarının son yarımşar saatinde tek başına santrfor oynayarak gönüllerimizi fethetmeye devam ediyor... Geçtiğimiz hafta yaşanılan rezaletin üzerini örtmeye çalışan Mümtaz Türk Basını'nda bu hafta bu hafta bolca çıkan 'Kewell sene sonunda yolcu' Kewell gidiyor' kasıtlı haberlerine en güzel cevabı sahadaki 10 numara performansı ile veriyor Avustralyalı oyuncumuz.. Umarım 19'u seneye parçalı ile Şampiyonlar Ligi (en azından) çeyrek final mücadelesinde de alkışlarız..

Yazımın son kısmını Büyük Kaptan Arda Turan'a ayırmayı uygun görüyorum. Bucaspor maçı öncesi hiç görmediğim kadar mutsuz görünen' maç sonunda kendisine uzatılan mikrofona -gol atmasına rağmen- benle değil gol atanlarla konuşun diyecek kadar aklı karıştırılmış olan Büyük Kaptan Arda Turan'a... Hafta arası ASY'de seyirci ile gerginlik demeyelim de- geçici bir kırgınlık- yaşayan yaşı küçük, yeteneği büyük, gönlü yeteneğinden de büyük Arda bu yaşanan bir haftada bir kademe daha büyüdü olgunlaşti. Tamam Fenerbahçe maçında iyi oynayamamız hatta kötü bile oynamış olabilir ama bu Arda'nin değerinden hiç birşey almaz, alamaz bu saatten sonra sevgili okurlar..

Bülent Korkmaz'ın, H.Şükür'ün, Hasan Şaş'in bir arada ve daha yirmili yaşlarının başında gövde bulmuş, güncel ve kalıcı bir yansımasıdır Arda Turan. Bizim nesli Galatasaray'lı yapan çoğu abilemizin kendi oğullarına yaklaşık 10 yıl önce `Emre` ismini vermelerinden çok daha önemlisi ve geçerli olanı bugünlerde Galatasaray'lı bir aileden doğan her erkek çocuk için konuşulan `Adı Arda mı yoksa başka birşey mı olsun' gerçeğidir... Malum rakip onyıllardır Arda'nın tırnağı olabilecek bir genç oyuncuyu Türk Sporuna sunamamanın da verdiği kompleksle, saha dışı oyunlarını iyice çirkinleştirmiş ve 'dünün, bugünün ve geleceğin' sembolü Arda'yı dolayısıyla bizi yıpratmak için düğmeye basmıştır. Bugün geldiğimiz ve her zamankinden daha emin adımlarla yürüdüğümüzü noktada son sözü bizim kaptanımız olarak Arda'nın bizim adımıza en güzel şekilde söyleyeceği aşikardır... Tüm Galatasaray camiası olarak genç kaptanımızın her zaman olduğu gibi arkasındayız, başımız dik alnımiz her zamanki gibi ak ve hedefimiz açıktır..

İçinde bulunduğumuz Kasım ayının takımımız adına sevindirici gelişmelerle dolu bir ay olacağını ve puan durumunun tahmin edilenden de daha önce lehimize dönebileceği belirterek son sözü yine ASY'de söyleyen büyük Galatasaray taraftarına bırakarak noktalıyorum yazımı:

Hep oyunlar, senaryolar Sustuysak bir yere kadar Aklınızdan çıkarmayın, Türkiye'dir Galatasaray..

Saygı ve sevgilerimle,

Ant İpek


Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
  Ana Sayfaya Dön
Webaslan Anasayfasına Dön