"Attığım gol herkesin şans olarak gördüğü bir pozisyon. Prates vurduktan sonra topu kafamla yönlendirmeyi düşündüm. Çok sert bir toptu, o an için yapabileceğim kafama çarpmasını sağlayıp, kaleye yönlendirmekti. Saliselik bir pozisyon. Ancak topu kalenin o çatalına bilerek mi attın, derseniz, öyle bir şey yok. Topu kaleye yönlendirme düşüncem vardı, olur ya da olmazdı. Top çatala gitti..."
"Kornerden top geldiğinde kafayı vurduktan sonra, yüzde 100 gol olacağını söyleyemeyiz. Ancak vuruşumdan sonra Luciano’nun eli nedeniyle top fizik kurallarına aykırı bir yere gitti. Ben bile topa vurduktan sonra eline çarptığını gördüm. Topun ele çarpma sesi yedek kulübemizden bile duyulmuş. Topun öyle yumuşak bir şekilde yere düşmesi imkansız. Hakemin bunu da düşünmesi lazımdı. Karar için fazla süresi yoktu, o ‘devam’ demeyi tercih etti..."
"Maçın genelinde hakem iyi yönetti. Görmediği pozisyonlar oldu, ancak milyonlarca insanın gördüğünü görmemesi ürkeklikti. Penaltıyı vermiş olsaydı, herşey farklı olabilirdi. Ancak penaltıdan öncesine bakarsanız, Van Hooijdonk golü atsaydı mağlup olacaktık. İnsanlar maçın büyüklüğünden, güzelliğinden etkilenerek penaltı pozisyonuna odaklandı...
"Yaşlandılar, pozisyonlara giremiyorlar gibi eleştiriler nedense sadece Türk futbolcularına yöneltiliyor. Çok konuşarak bu fikirleri değiştirmek mümkün olsa, sabaha kadar açıklama yaparım! 12 senedir İstanbul’dayım, hiçbir şey değişmedi. Kimisi reyting uğruna, kimisi tuttuğu takım için tarafsız eleştiri yapıyor, ama alıştık..."
"200’e iki gol kaldı. Ama tüm içtenliğimle söylüyorum, rekorlar özdeşleştiğim bir şey değil. Çizdiğim futbolcu profili tamamen takım oyunu. Çok forvet geldi ama hiçbiri benim kadar pozisyon yakalayıp, pozisyon üreten forvet görüntüsü çizmedi. Böyle oynamaya devam edeceğim. Gelecek rekorlar benim için ayrı bir güzelliktir. Bu da gelir geçer, Önemli olan istikrarı korumaktır."