G.Saray’a bakınca gözüme çarpan en büyük aksaklık pozisyon azlığı...
Dün sahada yer alan oyuncularımızı maç boyunca eleştirmekten çekinmeyen ve “bu topçular Galatasaray’ın topçusu değil” sözünü neredeyse 20-30 kere tekrarlayan yorumcu Rıdvan Dilmen’e verilecek 2 cevap var:
· Rotasyonda bu kadar geride olan oyunculardan kurulu başka hiçbir Türk takımı rakip kim olursa olsun, sahadan dünkü gibi bir sonuçla sahadan ayrılabilme potansiyeline sahip değil.
· Şu an ligde görev yapan hiç bir antrenör takımı ile çıkacağı ilk resmi maçta “günü kurtarmak” yerine, sezonun genelinde “kalıcı başarı”yı daim kılmak için stratejisinden ödün vermeyecek özgüvene sahip değil.. Ligin kurdu Mustafa Denizli bile..
Elbetteki önemli olan çok sayıda oynayacak oyuncu yerine, dengeli bir 24-25 kişilik kadroya sahip olmak. Bu noktada antrenöre düşense kime hangi maçta görev vereceğini iyi hesaplayarak sezon sonunda 3 kategoriyi de istenilen şekilde tamamlamak.
Geçtiğimiz sezon Skibbe; öncelikleri karıştırıp hangi oyuncusunu kupada, hangisini ligde oynatacağı konusunda yanlış kararlar vermişti (bakınız sakatlığı tam geçmeden oyuna sürülen ve bir daha verim alınamayan E.Güngör). Bülent Hoca ise bu yanlışla beraber bir benzerini de harmanlamış; M.Güven’in ortada oynuyorken ve takımın acil gole ihtiyacı varken Kewell’ı ısrarla stoperde tutmuş, Kaptan Hasan’ı yine E.Güngör gibi hazır olmadan bazı maçlarda oyuna sürmüştü.
Rijkaard ise sanki seleflerinin bu hatalarından iyice ders almış bir edada ve Türk basınına inatla Erhan’lı, Aydın’lı, Alparslan’lı kadro ile çıkma özgüvenini gösterdi daha ilk resmi maçında. Amerikan futbolundaki defans/hücum takımı gibi dün yedeklerden hatta ve hatta yedeklerin yedeklerinden oluşan bir kadro ile çıktı sahaya ve “bilmem kaçıncı ön eleme turunu bu oyuncularla” geçer, “takım içi rekabetten başarı ile çıkanlarla yoluma devam ederek sezonu bu oyuncularla sürdürürüm” dedi adeta. Aynı göreve yeni başladığında doğru analizler yaparak 1 aylık, 1 yıllık değil 3-5 yıllık stratejileri ortaya koyup başarılı olan tüm vizyon sahibi diğer yöneticiler gibi. Rijkaard, sessizce bir devrim gerçekleştirmenin ilk adımlarını attı dün..
İşin diğer bir güzel tarafı 2 yılda bir elinin parmağı kadar teknik adam değiştiren A.Polat da geçmişte yaptığı hatanın farkında artık ve “Rijkaard’ın arkasındayız” tarzı beylik cümleler kurmaya bile gerek duymuyor, duymayacak da. Bu sessiz devrim ilerledikçe inanın hem Türkiye’de hem de Avrupa’da çok ama çok ses getirecek sevgili okurlar...
Sahadaki Galatasaray’a bakınca gözüme çarpan en büyük aksaklık olarak pozisyon azlığını gösterebilirim. 4-3-3 ile henüz istenilen sayıda pozisyona giremememiz, Sabri + Gökhan’ın bireysel konsantrasyon eksikliklerinden daha önemli bir eksiklik bence. Rijkaard’ın önlem alması, üzerinde çalışması gereken en önemli konu şimdilik bu. Burada akla gelen ilk çözümlerden biri 4-3-3’ün kanatlarında oynayan 2 açığın açılarak çizgiye gelmeleri ve gizli 4-5-1’e dönüp topu bu iki açıktan biri ile buluşturup atağı rakip kaleye daha yakın yerde başlatmaya çalışmak olmalı..
Ebedi sevgilimizle her zamanki yerimizde buluşmamıza çok az kaldı sevgili okurlar, haftaya Perşembe ToBOL’u iyi ağırlayıp, BOL golle evine yollayacağımıza inancım tam..
Saygı ve sevgilerimle,
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın