Önceki Haber Sonraki Haber

Rotasyonun böylesi

Cim Bom, milenyumun ilk UEFA Kupası Şampiyonluğunun yanında ilk UEFA Avrupa Ligi'ni de kazanmayı iyice aklına koymuş…

07/08/2009 Cuma Webaslan.com

Hepimizin ASY'ye gittiğimiz ilk günü dün gibi hatırladığımızdan hiç süphem yok. Dergimizin Mart sayısında yavru aslanlara ayrılan sayfada çıkan oğlum Erk'i ASY'ye ilk kez Netanya maçında götürmüş olmanın haklı gururunu yaşarken bu yazıyı kaleme alıyorum sevgili okurlar.

Her açıdan mükemmel bir gece yaşadık. Rijkaard sahaya sürdüğü onbirle “bu sezon görev vermeyi düşündüğüm ve hazır tutmak zorunda olduğu” oyuncularda ne kadar haklı olduğunu, bu oyuncularda (Aydın ve Nonda başta olmak üzere) bu sene formayı haketmek için ellerinden geleni yaptıklarını en güzel şekilde gösterdiler. A takıma ilk çıktığı sene “26” numaralı forması ile sol kanatta mucizeler yaratan o zaman 18 yaşında olan Aydın; aradan geçen 3 senede sağ kanada hapsolmuştu. Aydın'ın Netanya karşısında 4-2-3-1'in sol açığında son derece başarılı oyununu izlerken içimden “ya 1 senedir yazı yazıyorsun; hiç mi aklına gelmedi Skibbe'ye, Büyük Kaptan Bülent Korkmaz'a, Aydın'ı ilk sivrildiği yer olan solda oynamasını tavsiye etmek” diye geçirdim sevgili okurlar. Rijkaard ilk geldiğinde eleştirecek bir şey bulamayıp “Ona kim anlatacak Anadolu'yu, bu oyuncuları. 6 haftaya kalmaz O da kovulur; hatta kendi gider” diye ahkam kesenler umarım “aklın yolunun bir olduğunu” ve takımımızın bu seneki en doğru tercihinin antrenör seçimi olduğunu umarım bir kez daha anlamışlardır.

Elano'nun da aramıza katılması ile Arda dahil maçlara 4 hücumcu ile çıkmak için 4-3-3'ü sessiz bir şekilde çift önliberolu hale dönüştüren Rijkaard, Benitez'vari bir hareketle Barış'ı, Linderoth'u, Emre'leri rotasyona soktu Netanya karşısında. İşin güzel tarafı oyuna sonradan Ayhan, Kewell ve Serdar'ın da hafta sonu Gaziantep'e karşı ilk onbirde oynamak için hazır olmaları. Sezonun ilk 3 maçında 90'ar dakika sahada kalan Sabri, Servet, Mustafa ve Gökhan'ın bu maçta dinlendirilmelerini de hesaba kattığımızda kadromuzun ligin en önemli şampiyonluk adayı olduğunu rahatlıkla söylememiz mümkün.

Attığımız gollerden sonra oyuncuların birbirleri ile bütünleşmeleri ise ayrı bir mutluluk kaynağı bizim için. Geçtiğimiz sezonki Kewell gibi; bize transfer olmadan önceki sezonu çok aktif oynamayarak geçiren Keita sanırım geçen seneki Kewell'da olduğu gibi haftalar geçtikçe daha da fazla sorumluluk alacak takımımızda. Belli ki çok güçlü bir oyuncu ve bu enerjisini sahanın yer yerine yaymak için de çok ama çok istekli.

Sonucun 6-0 gibi çok farklı bir skor olmasının yanısıra takımımızın her iki devrenin ilk 10'ar dakikasında toplamda 4 gol atması iki takım arasındaki güç farkının en önemli göstergelerinden biri idi. Tobol karşısında da ilk golü kalesinde gördükten sonra toplam 3 gol daha bulan Cim Bom, kendine ilk golü atan Netanya'ya karşı bu rakamı 10'a yükselterek milenyumun ilk UEFA Kupası Şampiyonluğunun yanında ilk UEFA Avrupa Ligi'ni de kazanmayı iyice aklına koymuş…

Sezonu erken açması hayırlı olan takımımıza 2009-10 sezonunda başarılar dileyerek noktalıyorum yazımı.

Son cümlem maçın yıldızı Nonda'ya sert giren ve kızaran rakip oyuncuya Cevat'vari bir şekilde başkaldıran “Sihirbaz Harry” için: “You're something like a GOD for all of us HARRY”.

Saygı ve sevgilerimle,

Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
  Ana Sayfaya Dön
Webaslan Anasayfasına Dön