Önceki Haber Sonraki Haber

"Oyuna gelmeyin..!"

13/01/2005 Perşembe

İlk yarıda attıkları gollerle Galatasaray’ın skor yükünü çeken ve Cim Bom’un zirve yarışında tutunmasını sağlayan Hakan Şükür ve Necati Ateş, gündem oluşturacak açıklamalar yaptı. A Milli Takım’dan Ümit Karan’la ilgili iddialara, Gheorghe Hagi’den basında çıkan haberlere kadar tüm konularda içten açıklamalar yapan iki golcü, taraftara da bir mesaj gönderdi; “Bir oyun oynanıyor. Bu oyuna gelmeyin!” Arkadaşımız Erhan Telli sordu, Hakan ve Necati yanıtladı...

Hakan Galatasaray’da birlikte oynadığın partnerleri eskitmenle meşhursun. Senin yanında kimsenin barınamadığı konuşuluyor. Bu iddialar için neler söyleyeceksin?

Bir çok oyuncu geldi gitti ama kimse benim yeteneklerimi konuşmuyor. Eğer burada kalmaya devam ediyor ve çalışıp oynuyorsam, bu benim futbol yeteneklerimin iyi oluşundandır. Bu tür yazılar art niyetli. Ayrıca ‘gitti’ denilen arkadaşlarla ben bir çok başarıya imza attım. Onlar çeşitli nedenlerle takımdan ayrıldılar. Ben oynuyorsam benim suçum ne! Benim jenerasyonumdan şu an takımda oynayan bir kaç futbolcu var. Bülent Korkmaz 20 senedir burada. Onun yanına da bir çok defans oyuncusu geldi gitti. Neden hep ben konuşuluyorum? Bu soruyu da ben size sorayım. Galatasaray camiasına emek vermiş, bir sevgi yakalamış, çalışan ve sadece işini yapan biriyim. Şimdi de yanımda Necati var, o da iyi çalışıyor. Elinden gelenin en iyisini yapmak için sahaya çıkıyor. İnşallah hep istikrarlı gider ve hep birlikte oynarız.

Necati sen neler söyleyeceksin? Bu durum seni korkutuyor mu?

En güzel cevabı Hakan ağabey verdi. Çalışmadığın, işini iyi yapmadığın sürece büyük takımın golcüsü olamazsın. Hiç kimse, iyi oynayan, uyumlu olan, çalışan ve gol atan birini göndermez. Kimse bindiği dalı kesmez.

O zaman her ikinize de sormak istiyorum. Hemen akla Ümit Karan geliyor. Onun durumuyla ilgili düşünceleriniz neler?

Hakan: Necati güzel bir şey söyledi. Kimse bindiği dalı kesmez. Buralarda kalıcı olabilmek için öncelikle uyumlu olmalısın. Performansını en yüksek seviyede tutmalısın. Çalışmalısın ve Galatasaray camiasına yakışır şekilde sosyal kimliğin oluşmalı. Ben 13 senedir bu camianın içindeyim. Avrupa’ya gittiğim zamanlar oldu, tekrar geri geldim. Layık görüldüğüm için buradayım.

Peki Ümit Karan olayı neden sürekli gündeme geliyor?

Hakan: Bazıları sadece günü kurtarmak için haberler yapıyor. Bu olay hiç bitmeyecek. Her aldığımız kötü sonuçta bu gündeme getirilecek. Ümit oynamayan bir oyuncu olduğu halde en çok bu olaylar konuşuldu. Seyircinin uyanmasını istediğim bir şey var. Burada bir oyun var! Taraftar bu oyuna kanmasın! Bu Necati veya Hakan Şükür olayı değil. Bir bakarsınız Arif çıkar, Özgürcan çıkar oynar, bu takım yine şampiyonluk iddiasını sürdürür. İnsanların kafasında bir istiham yaratılmak isteniyor. (Bu esnada Necati gülerek ‘Ağabey istiham ne demek? diye soruyor. Hakan gülerek partnerine yanıt veriyor...) Sen bilmezsin kardeşim, bizim zamanımızdan, Osmanlı’dan kalma bir kelime, şüphe demek.

Hocanızın size bu kadar güvenmesi ve her fırsatta ikinizle yola devam edeceğini açıklaması, size ayrı bir sorumluluk yüklüyor mu?

Hakan: Hocanın açıklamasına gerek yok. Zaten onun bize o formayı vermiş olması demek, zaten güvendiğinin ispatı. Tabii ki sorumluluğumuz büyük. Ama biz bu sorumluluğu bilen profesyonellikte futbolcularız.

Hakan neden gönderilenlerden bir tek Ümit Karan konuşmuyor?

Hakan:Kimse Baliç’i, Saidou’yu konuşmuyor da ondan.
Necati: Demek ki bunun altında başka şeyler var da ondan.

Hakan sen bu olay dışında milli takıma alınmamanla da çok konuşuldun... Bu konuda neler söyleyeceksin?

Moral bozukluğu yaşadım. Bazı eleştirilere hak veriyorum. Profesyonel bir oyuncu bu kadar çok üzülmemeliydi. Bu benim hatam. İster istemez etkilendim. Ama düşünün bir kere. O kadro açıklanana kadar Türkiye Ligi’nin en çok gol atan iki futbolcusundan biriydim. Bir oyuncunun beş hafta gol atamaması demek, kötü futbolcu olduğunu göstermez. Ama üzüntü insanın fıtratında var. Emeğimin karşılığını alamadığım için üzüldüm.

Peki milli olan arkadaşlarına karşı bir kırgınlığın oldu mu? Özellikle de Bülent’e...

Hakan: Hayır, ben Bülent’e de söyledim. Ben milli takıma teknik tercihlerden ötürü alınmayışımı anlarım. Ayrıca yaptığım açıklamalar sadece milli takımda ve Galatasaray’da oynayan oyunculara yönelik değildi. Fenerbahçe’den de arkadaşlarım var. Onların o senaryolara cevap vermemelerine içerledim. Benim için sürekli yazıldı, çizildi. “Artık o aştı. Konsantre olamaz” dendi.

Necati: Biz o dönemler çok üzüldük. Çünkü Hakan ağabeyin dostu bildiğimiz insanlar da ona destek vermedi.

Necati biraz da sana dönelim. İlk geldiğinde çok tartışıldın. “Düşen takımdan topçu alınır mı?” diyenler bile oldu...

İsimleri lazım değil. Üç dört spor yazarı, “Bu futbolcu ne iş yapar? Galatasaray’da ne işi var?” diye yazı yazdılar. Ben buraya sonradan yetme bir çocuk gibi gelmedim. Adanaspor’da 15 asist yapıp, 24 gol atmıştım. Tercih hakkımı kullandım ve geldim. Hoca da bana hep destek verdi. Geldiğimden bu yana bir senede 22 tane gol atmışım. Heralde beni hor görenlere en güzel cevabı vermişimdir.

Peki sizce Hagi nasıl bir hoca?

Hakan: Hagi’nin hep söylediği bir şey var; ‘Kafanız rahat değilse, bir tarafınız ağrıyorsa, idmana gelmeyin. Çünkü ben idmanlarda herşeyini verecek futbolcu istiyorum.’ Biz bu mantaliteyle yaşıyoruz.

Necati: Ve çok rahatız. Hoca bize ‘gezin, dolaşın, eğlenin ama sahada ve antrenmanlarda işinizi yapın’ diyor. Bize her türlü rahatlığı verdi.

Hakan: Ne yapmak istediğini bilen biri. Belki aşırı agresifliği ve hırsı bir dezavantaj olarak gözükebilir ama bizler hakkında her zaman gördüklerini söylüyor.

Necati senin gibi oyuncular için, hep ‘Ne zaman şımaracak?’ diye bakılır. Yaşın genç, sence böyle bir şey olabilir mi?

Asla olmaz. Zaten çevremiz bizi bunlara yönlendirecek bir çevre değil.

Ya takım içindeki arkadaşlık nasıl?

Hakan: Son bir kaç aydır ben ve bir çok arkadaşımla aramızda sorunlar varmış gibi gösterilmeye çalışılıyor. Bence tam aksine çok büyük bir kenetlenme var. Kimse farkında değil ama yapılan tüm haksızlıklara rağmen ilk yarıda müthiş bir performans gösterdik.

Necati: Bunları kasıtlı yapan çevreler var. Zaten dikkat edin, aynı haberler hep bir iki gazetede çıkıyor.

Şampiyonluk için en büyük rakip sizce kim olur?

Necati: Tabii ki Fenerbahçe. Ama Trabzonspor ve Beşiktaş’ı da unutmamak gerekir.

Hakan: Fenerbahçe. Çünkü bizim yaşadığımız sorunlar orada yaşatılmıyor! Adamlar idmanda yumruk yumruğa kavga ettiler, iki gün bile konuşulmadı. Bizde ise olmayan şeyler yazılıp çiziliyor.

Necati: Galatasaray’ın düşmanı, sevmeyeni çok. Bu yüzden hep bizimle uğraşıyorlar.

Hakan: Bakalım benden sonra ne olacak. Aslında benimle uğraşmaktan diğerlerine zaman ayıramıyorlar. Ben gidince benim gibi adamı zor bulacaklar!

Hakan ayrılmaktan söz açılmışken, futbolu sezon sonunda bırakacağın konuşuluyor. Dedikodulara bakacak olursak, yönetimin yeniden sizinle anlaşmayacağı söyleniyor. Sana böyle bir şey geldi mi?

İşte bunlar da o tür senaryolardan. Necati’nin dediği gibi bir iki gazetede yazılanlar. Ben inşallah hocamız ve yönetimimiz izin verirse, önümüzdeki yıl da oynamak istiyorum. Yurtdışından iyi teklifler gelirse, yurtdışı da olabilir.

Son olarak şampiyonluk için görüşleriniz nelerdir?

Hakan: Şampiyonluk çok zor gibi gözükse de, biz sonuna kadar çalışıp mücadelemezi vereceğiz. 100. yıl bizim için çok önemli. Hepimiz taraftara bu sevinci, mutluluğu ve gururu yaşatmak istiyoruz. Özellikle de Şampiyonlar Ligi’ne mutlaka gitmeliyiz.

Necati: Evet Şampiyonlar Ligi çok önemli. Seneye mutlaka orada oynamalıyız.

Necati son olarak, Avrupa’yı hedefliyor musun?

Bana şu anda da teklifler geliyor ama öncelikli hedefim Galatasaray’da kalmak. Galatasaray’da en az 2 yıl daha oynamak istiyorum. Yaşım daha genç. Tabii ki ben de bir gün Avrupa’ya gitmek isterim, tercihim büyük ihtimalle İtalya olur...

*Hakan, Ersun Yanal’la aranda ne var? Ona saygısızlık ettiğin, kampta ayaklarını uzattığın için kadroya alınmadığın yazıldı. Aranızda neler geçti anlatır mısın?

Madem sordunuz, yaşadığımız olayı size anlatayım. 1-1 biten Gürcistan maçından sonra gece saat iki buçukta Sayın Ersun Yanal hocamız ile birlikte menacer Can Çobanoğlu odamıza geldi. Ben de buz torbasını, ayağıma bandajla sarmadığım için yorganın altına sıkıştırmıştım ve o şekilde ayağımı uzatmıştım. Hoca zaten bize her zaman söyler, “Kamplarda kapınız açık olsun, gençler odanıza rahatlıkla girsin, sizlerle konuşabilsin” diye. Kapımız da açıktı. Bir anda içeri girdiler. Rüştü ile ikimizdik. Önce “Geçmiş olsun” dedi, ama “Ayağını indir” filan demedi. Öyle birşeyden rahatsız olduysa, “İndir ayağını” demesi lazımdı. “Maç niye böyle oldu?” diye sordu. Biz de ona anlattık; “Saha çok kötüydü, seyircinin baskısı vardı. Gençler ayaklarına top alma konusunda biraz çekingen davrandılar” dedik. Konuştuk. Ondan sonra ben de ayak uzatma meselesini bir gazeteden okudum. Eğer sebep buysa, olay benim ayağımı uzatmamsa ve Ersun Yanal’a saygısızlık yaptığım gerekçesiyle milli takıma alınmıyorsam, söyleyeceğim tek bir şey var; “Yazıklar olsun!” Çünkü beni tanıyanlar benim ne kadar saygılı ve disiplinli bir oyuncu olduğumu bilirler.
 
Kaynak: Fanatik



Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
  Ana Sayfaya Dön
Webaslan Anasayfasına Dön