Kamuoyuna verilen resmi mesajı en sona saklayıp, görüşmenin içeriğine geçelim. Konuşma 3 ana maddede özetlenebilir. İki başkan öncelikle G.Saray'ın içine düştüğü sıkıntılı durumdan nasıl kurtulabileceğine dair fikir alışverişinde bulundu. Isınma turu olarak geçen bu bölümün ardından konu adaylığa geldi. Canaydın, Cansun'a "Mehmet, aday olmayı düşünüyor musun? Kulübün şartlarını biliyor musun?" sorusunu yöneltti.
Cansun'un yanıtı şu oldu: "Valla, aday olup olmayacağım henüz belli değil. Arkadaşlarımla bazı çalışmalar yapıyoruz. Senin kulüp için büyük fedakârlıklar yaptığını biliyorum. Önümüzdeki 2 yılda rahat etmek için, mali açıdan kuvvetli bir biçime gelmek için çalışıyoruz. Benim de kendime göre planlarım var. Bunların hayata geçme ihtimaline göre kararımı vereceğim. Önümüzdeki perşembe kesin kararım belli olur." Cansun'un sözlerinden "adaylık ihtimalini yüksek" gören Canaydın bunun üzerine konuyu "olası başkanlık yarışına" getirdi.
Her zamanki centilmen tutumunu koruyan Canaydın, "Hangi yarışa girersek girelim, bunu dostça yapalım. G.Saray kardeşliği ilkesini kaybetmeyelim. Ortam zaten yeterince karışık Daha fazla gerginleştirmeyelim. Birbirimizi incitmeyelim, hırpalamayalım. Çünkü bu işten en fazla G.Saray zarar görür" dedi. Cansun ise "Ben zaten sana karşı olduğum için değil, bu işi daha iyi yapmak için aday olurum. Yapamayacağıma inanırsam da bu yarışa girmem. G.Saray'ı daha iyi yöneteceksen, inşallah 100 sene daha başkan olursun" temennisinde bulundu.
Görüşmenin sonunda 2 önemli isim, Cansun aday olursa önümüzdeki perşembe günü yeniden telefonlaşmak üzere sözleştiler. 2 başkan da tavuk ve salata yerken, içki içilmedi, su, kahve ve espresso ile yemek tamamlandı. Gelelim işin görünen kısmına. 2 başkan medyaya şu açıklamaları yaptılar:
Özhan Canaydın: "G.Saray'ın birliği ve beraberliği için her zaman biraradayız. Her zaman elele, kolkolayız."
Mehmet Cansun: "Benim aday olup olmamam önemli değil. Önemli olan G.Saray. Kulübün sorunlarını tartıştık. Adaylığımdan önemli olan G.Saray'dır."
Kaynak: Vatan
