Önceki Haber Sonraki Haber

"Kadıköy'de gülen biz olacağız"

30/01/2008 Çarşamba Hürriyet

Hürriyet Gazetesi'nden İlhan Söyler Galatasarayımız'ın gurbetçi oyuncuları Serkan Çalık ve Barış Özbek ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdi. Galatasaray'a sezon başında Almanya’nın 2. Lig ekibi Essen’den gelen Barış Özbek ve Serkan Çalık, kısa sürede sarı kırmızılı takımın gözdeleri arasına girdi. Yeni kurulan kadroda kendilerine forma şansı bulan iki gurbetçi ile Metin Oktay Tesisleri’nde bir araya geldik. Onlarla dertleştik, sorularımızı yönelttik, samimi cevaplar aldık. Liderliğin keyfini çıkardıklarını ve sezon sonunda şampiyon takımın futbolcuları olarak tarihe geçmek istediklerini ifade eden 22 yaşındaki iki futbolcu, Fortis Türkiye Kupası’ndaki F.Bahçe derbisinin heyecanını kura çekildiği andan itibaren yaşamaya başladıklarını da söylediler. İşte Barış ile Serkan’dan kendileri ve G.Saray’la ilgili gerçekler:

Fortis Türkiye Kupası çeyrek finalinde ezeli rakipleriniz Fenerbahçe ile eşleştiniz. Türkiye, turu iki maç sonunda kimin geçeceğini merakla bekliyor. Kadıköy’deki ilk maçtan beklentiniz ne?

B.Ö: Fenerbahçe’ye karşı ikince kez mücadele edeceğiz. Ligde, Kadıköy’de oynadığımız 2-0’lık maçta forma giydim. O gün kötü oynadık ve yenildik. Bu kez onları yenmememiz için sebep yok. Fenerbahçe çok formda ve güçlü bir takım ama, biz de lideriz. Kadıköy’de gülen biz olacağız ve rövanş için avantaj sağlayacağız.

S.Ç: Fenerbahçe derbisinin önemini biliyoruz. Bunu bize ağabeylerimiz de anlattı. Fenerbahçe’ye gol atmadan, Galatasaraylı olunmazmış. Biz de bunu yapmak zorundayız. Yoksa, kendimizi Galatasaraylı göremeyeceğiz. İşte bize fırsat doğdu. Pazar akşamını iple çekiyoruz.

Galatasaray, liderlik koltuğunda oturuyor. Yeni kurulan bir takım olmasına rağmen, bulunduğunuz yeri nasıl değerlendiriyorsunuz?

B.Ö: Biz her şeyi basamak basamak düşünüyoruz. Yeni bir takımın oyuncusu olarak bizim de hedeflerimiz var. Şampiyonluk zevki yaşamak istiyoruz. Takıma sezon başında 13 yeni oyuncu girdi. Yeni ve genç bir ekibiz ve liderliği hake diyoruz.

S.Ç: Almanya’da eğer bir takım yeniden kuruluyorsa, ondan ilk sene bir şey beklenmez. Sonradan belirlediği hedeflere ulaşır. Şu anki konumumuz, tek kelimeyle, süper.

G.Saray maça çıkıyor. Hocanız size taktiğini söylüyor, görevinizi anlatıyor. Hiç, "Bu işin altından kalkabilir miyim?" diye düşündünüz mü?

B.Ö: Sahaya çıktığımda bütün kalbimi ve yüreğimi ortaya koyarım. Peş peşe güzel maçlarım oldu. Oynayan futbolcu daha verimli olur. Hırslıyımdır.

S.Ç: Ankaragücü maçında hocamın verdiği görevi tam anlamıyla yerine getirdiğime inanıyorum. Güzel de bir gol attım. Daha çok tecrübe kazanmak gerek. Kendimi arap atı gibi hissediyorum. Oynadıkça açılıyorum. Hocamın her dediğini elimden geldiğince yaparım.

Sezon başından beri saha içinde rakiplerin bariz sertliklerine maruz kalıyorsun. Bu kadar tekme yemene rağmen, agresif değilsin. Kendini nasıl kontrol ediyorsun?

B.Ö: Hemen hemen her maçta adeta şiddete maruz kalıyorum. Hakemler bunları cezalandırmıyor. Bazı futbolcular var ki bile bile gaddarca sert giriyor. Kırmızı kart görmedikleri için de çekinmeden mücadele ediyorlar. Sarı kartla bu tür oyuncuların gaddarlıkları önlenmez. "Nasıl olsa kırmızı çıkmıyor, bir tane de ben vurayım" diyen futbolcular da var. Ali Sami Yen’deki Bursaspor maçında, hakemin gözü önünde Uğur, kafasından tutulup yere indirildi. Sarı kart çıkınca çıldırdım. Buna kırmızı göstermeyeceksin de neye göstereceksin.Kontrollü olmasam, sinirlensem, ben atılacağım.

Galatasaray’ın ezeli rakibi Fenerbahçe’nin de transfer listesine girmiştiniz. Sarı lacivertliler de sizi istemişti değil mi?

B.Ö: Evet, onlar da bizi bir dönem istediler. Ama bizim tercihimiz Galatasaray oldu. Doğru karar verdiğimiz ortada.

S.Ç: Ben de Galatasaraylı olduğum için mutluyum. Sanki yıllardır bu kulübün içerisindeymişiz gibi hissediyoruz kendimizi. Herkesle çok iyi kaynaştık ve Galatasaray’ın büyüklüğünü iyice anladık.

Fenerbahçeli Ali Bilgin ile olan yakınlığınız biliniyor. Ali Bilgin, sizlere ağabeylik yapıyor mu?

S.Ç: Ali ağabey ile çok iyi anlaşıyoruz. Onunla biz Almanya’da birlikte de oynadık. Türkiye’de bize özellikle psikolojik olarak çok yardımcı oldu. İyi oynadığımız zaman hemen arar. Gol atınca arar, sakatlanınca arar. Onu çok severiz. Bize hep çalışmamız gerektiğini ve kazanacağımızı söylerdi. Yedek kaldığımızda bile telefonu açar ve bizi motive eder. Ali ağabeye çok şey borçluyuz.

Sakatlıktan korkuyorum

* Galatasaray takımında Arda, Lincoln ve Hasan Şaş gibi hareketli oyuncular olmasına rağmen, niçin en çok sen sertliğe maruz kalıyorsun?

B.Ö: Ben de sert oynuyorum. Ama benim sertliğim topa, rakibe değil. Bu da karşımdaki oyuncuyu sinirlendiriyor. En çok zoruma giden de tekme yediğim futbolcuların benden büyük olmaları. Hepsi ağabeyim. Yıllardır bu işin içerisindeler ve onlara bazı durumlarda yaptıklarını hiç yakıştıramıyorum. Sakatlanmaktan korkar oldum. Hakan Balta, Bursaspor maçında sakatlandı. Niçin? Arkasından beklemediği anda gözümün önünde tekmeyi yedi. Dengesini kaybetti ve ayağını burktu. Hakem oralı bile olmadı. Kasıt olunca insanın morali bozuluyor.

Yabancılık çekmedik

Hakan Şükür ve Song gibi iki tecrübeli futbolcuyla birlikte oynamak nasıl bir duygu. Onların ağabeylikleri, sizi rahatlatıyor mu?

B.Ö: Gençlerle, yabancıları takıma kaynaştırmakta çok ustalar. Herkesin birbirleriyle iyi diyalog kurmasını sağlıyorlar. Üstelik de yardımseverler.

S.Ç: Buraya geldiğimizde bizi çok iyi karşıladılar. Hasan ve Ümit ağabey de Hakan Şükür ile Song gibiler. Bizlere hep olumlu yaklaştılar. Kendimizi asla yeni bir oyuncu gibi görmedik

Önce disiplin gelir

Futbol rüzgarı büyük bir kitleyi de arkasında sürüklüyor. Günümüz futbolcusu nasıl olmalı?

B.Ö: Bugünün futbolcuları fiziğe dayalı oynuyor. İngiltere ve Almanya’yı örnek verirsem herkes çok kuvvetli. Sahada güçlü olmak lazım. Futbol sertlik oyunu değildir. Ama, ayakta da kalacaksın. Sistemler artık yenilgiler ve galibiyetlerde belirleyici rol oynuyor. Oyuncular da bir teknik direktör gibi sistemleri yakından takip etmeli ve kendilerini önünde oynayacağı maça çok iyi hazırlamalı. Almanya’da önce disiplin, sonra taktik gelir. Küçük yaşlardan itibaren, nerede duracağını, nasıl koşacağını, nasıl pas atacağını öğretirler. Ben de Serkan da bu eğitimlerden geçtik. Bizim alt yapımız sağlam.

Kazanmayı severim

Kalli’nin sana verdiği görevler seni saha içinde zorluyor mu? Hocanın senden beklentisi ne?

B.Ö: Benim özelliğim takım oyuncusu olmam. Almanya’dan da beni tanıdığı için bana güveniyor. Kendimi ön plana çıkarmam. Kazanmayı severim ve takımımın kazanması için de gözümü karartırım. Orta saha oyuncusunun çok yönlü olması lazım. Hocam bol bol şut atmamı ister kaleyi gördüğümde. Zaten Gerrard ve Lampard hayranıyım. Kendimi onlarla özdeşleştirir ve benzetirim.

Beni istemeliler

Ay yıldızlı forma hayalin için ne diyeceksin?

B.Ö: Türkiye ve Almanya futbol federasyonları arasında önce görüşme ardından da yazışma olması lazım. Benim, ay yıldızlı formayı giymemem için engel yok. Ancak, Türkiye’den istek olması lazım. Almanya’nın da bana, "Gitmek istiyor musun?" diye sorması yeterli olacak. Almanya’da Ümit Milli Takım forması altında başarılı olduğum için, oradan da teklif gelebilir.

Kapıdan döndük

2005’te Galatasaray’a gelmiştiniz. O zaman niçin sarı kırmızılı formayı sırtınıza geçiremediniz?

B.Ö: O zaman Essen ile iki yıllık mukavelem vardı. G.Saray da ilgileniyordu. Kulübüm beni bırakmak istemedi. Alman Ümit Milli Takımı’nda oynuyordum. Beni büyük bir takıma satmak ve para kazanmak istiyorlardı. Olmadı.

S.Ç: Essen geçen sene küme düştü. Eğer küme düşmeseydik ve ligde kalsaydık takımın mali durumu çok iyi olacaktı. O zaman Galatasaray’a bizi satarlar mıydı? Bir şey söylemek güç. İki sezon önce sarı kırmızılı formayı giyecektik ama Essen’den onay çıkmadı.

Barış: Hem hızlı hem akıllıyım

Barış. futbol artık çok hızlı oynanıyor. Topu ayağına almadan, bir sonraki pozisyonu düşünüyor musun?

Hızın ötesinde akıllı da olmalısınız. Top ayağıma gelmeden, kime nasıl pas atacağımı bile düşünüyorum. İlk önce hocamın bana verdiği görevi yapmalıyım. Ondan sonra da arkadaşlarıma yardım etmeliyim. Hücumdayken daha iyi planlama yapabiliyorum ve uyguluyorum. Rakip defansların arasına boş koşular yaparak, arkadaşlarıma alan yaratmayı severim.

Serkan: Kulübe bana dar geliyor

Serkan bir anda parladın. Seni, "Otoban faresi" diye çağırıyorlar. Takıma gireceğine inanıyor muydun?

Ben, Galatasaray’a oynamak için geldim. Her futbolcunun da istediği, takımında oynamaktır. Yedek kulübesi bana dar geliyor. Hocamız bir kaç maçta beni banko sahaya sürdüğünde, dünyalar benim oldu. Hele Ali Sami Yen’deki atmosferde, o heyecanda bir başka oluyorum. Hırslanıyorum. Kendime güvenmeseydim, Galatasaray’a gelmezdim.



Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
  Ana Sayfaya Dön
Webaslan Anasayfasına Dön