“Transferimin çok hızlı olduğu da bir gerçek. Galatasaraylı yöneticilerle henüz bu konu basına yansımadan önce iki aydır görüşüyorduk. Basında bu haber yer almaya başladığı zaman biz neredeyse yüzde 90 anlaşmıştık. Türkiye’de bulunan ‘Ferraribery’ adı çok hoş. Bu lakabın taraftarlardan gelmesi çok hoşuma gidiyor. Bana ‘sihirbaz’ diye bağırmalarına gerek yok. ‘Ferraribery’ diye bağırsınlar, ben yeterli motivasyonu, gücü alırım. Türkiye’nin güzel bir ülke olması zaten Fransa’da iyi konuşulmasına neden oluyor...”
“Türkiye’ye daha önce gelme fırsatım hiç olmamıştı. Futbol konusuna gelirsek çok iyi bir lig, iyi kulüplerin olduğunu söyleyebilirim. Buraya gelmem sözkonusu olduğunda, İstanbul’un güzel bir şehir olduğunu ve buraya geldiğimde yapabileceğim çok şey olduğunu düşündüm. İnsanlar çok sıcak kanlı, çok misafirperver. Benimle Anelka’nın aynı zamanda gelmemizden çok bahsedildi. Anelka Fenerbahçe’de, ben Galatasaray’da oynuyorum. O orada kendi işini ben de burada kendi işimi yapıyorum...”
“Yani Anelka ile Ribery’yi karşılaştırmak mümkün değildir. Niye böyle bir karşılaştırma yapıyorlar, anlam veremiyorum. Her şeyden önce buraya çalışmaya, formamı ıslatmaya geldim. İşimi yapıyorum ve işimi yaparken de rakip takımın oyuncularına pek dikkat etmiyorum. Bana biraz daha gol imkanlarını zorlamam söylenir hep. Tek eksiğim belki bu olabilir. Sağ kanatta, sol kanatta ve forvetin arkasında oynadım. Ben kenarda çok iyi olduğumu düşünüyorum. Hocanın talebini yerine getirmek için vargücümle çalışıyorum.”