Önceki Haber Sonraki Haber

Hedef belli!

02/09/2005 Cuma Fanatik

Galatasaray, geldiğin dönemden sonra eski günlerini arayan bir takım haline geldi. Bu süreci yaşamak senin için nasıl bir tecrübe oldu? O zaman gerçekten birçok faklı etken bir araya gelmişti. En başta, gerçekten çok önemli çok değerli bir teknik direktör vardı ve oyuncuların yerlisi de yabancısı da birbirine çok iyi kaynaşan, birlikte çok iyi çalışan, çok uyumlu bir ekip yaratmışlardı. Ama ben geldiğimde de çok şanslı olduğumu hissettim. Çünkü ben de çok iyi hocalarla çalıştım. Lucescu’dan Terim’e Hagi’den Gerets’e kadar hepsi çok önemli hocalardı. Bunun önemli bir deneyim olduğuna inandım hep. Hala da inanıyorum. Ancak Galatasaray’ın tarihinin, geçmişinin büyüklüğü kadar onun devamlılığını da göz önünde bulundurmamız lazım. Benim geldiğim seneden itibaren dahi bir sürü başarı yakalandı. Şampiyon olduk, Avrupa’da başarılı sonuçlar aldık, kupayı aldık. Arupa kupalarında gerçekten önemli yollar kat etti bu takım. Sonuçta Galatasaray, Avrupa’nın en büyük takımlarından biri olduğunu her yıl gösterdiği başarılarla zaten ortaya koyuyor. Bu da benim tercihimin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor.

Gelelim performans tablosuna. Kalecilik performansında düşüşler inişler neden olur?

Farklı etkenler vardır. Kalecinin yaptığı çalışma her şeyden önce değişik bir çalışmadır. Yani herkesten farklıdır. İlk önce önündeki takım arkadaşlarının (belki de ortaklarının demek lazım) defansif kurgusu etkiliyor kaleciyi. Defansın duruşu, formu, kalecinin en temel bileşenidir. Bazen de gerçekten bireysel performansı belirliyor kalecinin formunu. Bu durumda, bu iki farklı şarta uygun olarak iki farklı antrenman yöntemi içerisinde olmak lazım. Bence hazırlık sadece fiziki olarak iyileşmeye yönelik bir hazırlık değil ya da özellikle kalecinin yapması gereken fiziki çalışmaları yapmak değildir. Önemli olan gerçekten her zaman tutarlı bir performans göstermek, her şeyden önce zihinsel olarak o seviyeyi, o gücü tutturmaktır. Konsantrasyonu yeterince güçlü ya da yerinde olmalı ki formunuz hep üst düzeyde kalsın. İnsanın karakterinin de güçlü olması lazım. Karakter size sorumluluk alma zamanlarında yardımcı olur. Tüm bunlar birleşirse formda kalırsınız. Ama her zaman her şey toz pembe olmaz. Bazen defansla aranızda sorun olur, bazen kişisel sıkıntılar yaşarsınız. Tüm bunlar formunuzu bire bir etkiler.

Kendi kişisel performansının zirvesine hangi dönemde çıktın?

İnsan her zaman kendini aşmaya çalışır. Ben çok şükür, burada bulunduğun dört yıl boyunca hem tutarlı hem de devamlı yükselen bir performans gösterdim. Burada tabii önemli etkenleri de saymak lazım. Bir yandan gerek hocaların gerek takım arkadaşlarımın gerek yöneticilerin gerekse taraftarların bana karşı duydukları güven çok önemliydi. Diğer taraftan gerçekten çok önemli iki kaleci antrenörü ile çalışmış olmam bana avantaj sağladı: biri Eser hoca, diğeri Nezih hoca benim bu düzeyi tutturmamda büyük katkı verdiler. Beni sürekli formda tuttular.

Galatasaray’da ve diğer büyük takımlarda potansiyeli son derece yüksek olan genç kaleciler var. Bu genç kalecilerin iyi kaleci olabilmeleri için neler yapması gerektiğini düşünüyorsun?

Bu genç kardeşlerimizin yapması gereken, her şeyden önce yaptıkları işe inanmalarıdır. Ve küçük takımlarda ya da yerel liglerde ya da 2. veya 3. liglerde oynuyorum diye kafaya takmak yerine işlerine bakmalarıdır. O düzeyde de olsa oynamak önemlidir. Ve gittikçe daha fazla zaman aldıklarını gördüklerinde kendilerine olan güvenleri artacaktır. Takımın oyununda daha fazla katkı verdikçe onlar da yükselecektir. Bu yüzden her şeyin başı inanmak. Önce inanmak gerekiyor, ondan sonra başarı geliyor zaten.

Galatasaraylı Aykut, Beşiktaşlı Volkan Ünlü, Fenerbahçeli Volkan Çetin hep yetenekli bulunan ama bir türlü yeterli süre bulamayan oyuncular. Bu gençlerin önü nasıl açılacak? Oynayarak mı tecrübelenecekler yoksa senin, Rüştü’nün ve Cordoba’nın aktardığı tecrübelerle mi?

Aslında Türkiye’de bir nahoş rastlantı oldu. Bu bahsettiğiniz üç kaleci de 22-23 yaşlarında bir anda öne çıktılar. Ama hepsi profesyonel futbolculuk kariyerlerine 2-3 sene önce başlamış oyuncular. Hatta bazıları belki de 2 senedir üst düzey liglerde kalecilik yapıyor. Ama bu çocuklara gelinceye kadar onlar gibi yetenekli bir ara kuşak yok. Rüştüler falan onlardan belki 8-10 yaş büyük. İşte o aranın dolmaması sıkıntı yaratıyor Türk futbolunda. Arada gerçekten çok büyük bir uçurum var. Bu yüzden herkes bu gençlerin bir an önce oynamasını istiyor. Fakat işin doğrusu kalecilerin ve kamuoyunun bazı gerçekleri kabullenmesidir. O gerek de şudur ki kalecilerin bu evreleri geçirmesi aslında zorunludur. Kaleci edindiği tecrübeyi gerek saha içerisinde gerekse saha dışında kazanır. Her zaman bu adımları atarak amacına ulaşır. Bu yüzden sabır önemlidir.

Geçen seneki Galatasaray ile bu senekini karşılaştırabilir misin?

Bu yıl tabii ki en azından geçen sene edindiğimiz kadar başarılar edinmeye çalışacağız. Ve tabii ki amacımız geçen seneki seviyeyi önce yakalamak, sonra da geçmek.

Bu sene ümitlisin yani...

Galatasaray taraftarı her zaman ümitlidir. Biz de yola inançlı çıkmanın ne demek olduğunu biliyoruz. Bence potansiyelimiz de var. Neden olmasın. 



Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
  Ana Sayfaya Dön
Webaslan Anasayfasına Dön