Önceki Haber Sonraki Haber

"Hasan Şaş, zararının farkında mısın?"

18/12/2004 Cumartesi

Galatasaray ve Denizlispor son haftaların formda ekipleri. Maçtan önce herkes iyi mücadele bekliyordu ve öyle de oldu. İki takım da mücadelenin yanında, oyun sistemlerine bağlı kalmaları sonucunda, rakibi bozmaya ve oynatmamaya koşullanmışlardı.

İki takım da iyi bir sistem savaşı verdi diyebiliriz. Bu tarz oynayan ekipler, daha çok prese, kalabalık savunma ya da saldırıya ve karambole dayalı bir maçın ortaya çıkmasına neden oluyor. Skorda değişiklik ise tecrübe ve yaratıcı oyuncuların ön plana çıkmaları sonucunda mümkün oluyor. Bu türden futbolcular Galatasaray’da daha fazla vardı. Ancak ne bireysel yeteneklerini ne yaratıcılıklarını kullanabildiler. Diğer yandan, az da olsa girilen pozisyonları beceriksizlikleri nedeniyle değerlendirememe sıkıntısı da yaşadılar. Örneğin 43. dakikada rahat pozisyonda olan Hakan Şükür’ün kaleye 2 metre mesafeden vurduğu kafa şutunu gol yapması lazımdı. O kadar yakın mesafeden topu kalecinin üstüne vurmasını yadırgadım.

O topun devamında, kalecinin çelmesiyle karambol oluştu ve bu kez de Song topu dışarı attı. Birincisi forvetin, ikincisi ise savunmacının beceriksizliğine örnek oldu.

Her zaman söylediğim gibi, bir takım için sistem önemlidir. Ancak, sisteme sadık kalarak disiplinli oyunun yanında, mevkilerin özelliklerine uygun seçilen kadro da, sonuca gitmekte etkili olur. Oyuncuların sistem içinde bireysel yeteneklerini ve yaratıcı güçlerini, bilgilerini sahaya sürmeleri başarıda büyük etkendir.

Ancak Sarı-Kırmızılı oyuncular, hem tecrübeleri hem de yetenekleri açısından bu özelliklere sahip olmalarına rağmen, ne yazık ki bunu sahaya yansıtıp takımlarına avantaj sağlayamıyorlar. Örneğin Hasan Şaş... Senelerdir beğenerek izlediğim bir oyuncu. Ama kısa sürelerde beğeniyorum, sonra yine hayal kırıklığı.

Sevgili kardeşim Hasan... Bireysel yeteneklerin içinde sürat, iki ayağınla topa hükmetmen, hareketlilik, dayanıklılık, hırs var ve hepsi de mükemmel. Profesyonel de futbolcusun. Be kardeşim, bu kadar yeteneklere rağmen, bunları neden doğru zamanlarda ve doğru yerlerde kullanmazsın? Eğer bunları bir hakkıyla kullanabilsen, Avrupa’nın her takımında rahatlıkla oynayabilecek biri olacaksın. Topu alıyorsun, onu rahat kullanacağın boş alana taşıyacağına, en zor olan işi yapıyor, rakibin kalabalık olduğu yerlere dalıp, hem kendini yoruyor hem de çoğunda topu kaybediyorsun. Kendine de yazık ediyorsun takımına da. Kanatlara az da olsa indiğin zaman ve karşında tek rakip varken, topu daha garantiye alabilmek için bir sağa bir sola hareket ettiğinde, ceza alanı içindeki arkadaşlarının senin her hareketinle pozisyon kaybettiğini biliyor musun? Hızlı çıkılan böyle hücumlarda, senin gereksiz hareketlerinin saniyelerin ilerlemesine ve rakibin çoğalmasına yol açtığını, sana hocan da mı söylemiyor?..

Sana şunu söylemek isterim. Hakan Şükür ve Necati ile otur konuş ve onlara, ‘Ben o topları ilk pozisyonda ortalamadığım zaman siz ne yaşıyorsunuz?’ diye sor. Onlar da sana anlatsınlar... Arkadaşlarınla dayanışma ve paylaşma içinde olduğunda, takıma verdiğin zararı anlarsın ve sorun ancak o zaman çözülür.
 
Gökmen Özdenak / Fotomaç



Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
  Ana Sayfaya Dön
Webaslan Anasayfasına Dön