Galatasaray'ın Elazığspor'u 2-0 yenmesi spor basınında da genişçe yer bulurken, spor yazarları Mancini'nin taktik değişikliği üzerine yoğunlaşa yorumlar yaptı.
WEBASLAN - Galatasaray'ın Spor Toto Süper Lig'de Elazığspor'u yenmesinin ardından spor yazarlarının gündeminde de Roberto Mancini'nin yeni tatktik planı yer aldı.
İşte Juventus ile kritik bir maça çıkacak olan Galatasaray'ın Elazığspor galibiyetinin spor yazarlarının köşelerine taşınmış o yazıları...
AHMET ÇAKIR - ZAMANÖzellikle ortaalanda Sarı Kırmızılı takımın hemen hiç topa sahip olamayışı, yadırganacak bir durumdu. Hatta oyunun büyük bir bölümünde Elazığspor daha etkili biçimde top kullandı ve taraftarın kendi takımını protestosuna da çeyrek kaldı. Kasımpaşa maçındaki gibi bu karşılaşmanın da en çalışkan adamı Melo idi. Böyle bir maçta bile bir tatsızlığın yaşanmasını da onun önlediğini söylemek mümkün. Üç puanın bu kadar kolay kazanıldığı bir maçın ardından elbette ki kahırlı birşeyler söylemenin anlamı yok ama geride kalan 80 dakikalık bölümü unutabilmek de kolay değil. İlle de iyi birşey bulmak istersek, Sarı Kırmızılı takımın gol yememiş olmasını not edelim ve en iyisi, unutalım gitsin bu maçı!
LEVENT TÜZEMEN - SABAHGalatasaray için en pozitif olay Muslera'nın kaleye dönüşüydü. Çünkü Muslera oynadığında takım geriye paslarda tedirginlik yaşamıyor. Muslera'nın varlığı G.Saraylı oyuncuların güvenle oynamasını sağlarken belki de Mancini aynı güvenle 3-5-2'yi denedi ve başarılı oldu. Bu sistemi rakibe göre G.Saray oynayacaktır. Çünkü sistem sayesinde Galatasaraylı oyuncular birbirlerine yakın oynarken rakibe boş alan vermediler. Top rakipteyken hemen pres yaptılar. En önemlisi enerjilerini ekonomik kullanıp diri kaldılar ve hücuma daha çabuk çıktılar. Selçuk- Melo ikilisi, Yekta'nın verdiği destekle öne doğru daha fazla oynama şansı buldu.
CÜNEYT TANMAN - BUGÜNMancini geldiğinden beri, en keyif aldığımız ilk 45 dakikayı izledim. Gol bulan, gol pozis yonuna giren, iyi pas yapan, rakibe pozisyon vermeyen bir Galatasaray'ı özlemiştik. Rakibin 9 maçtır puan alamaması çok önemli değil. Çünkü işi hafife aldığınız zaman karşınızda Gaziantep BŞB de olsa pozisyonlar bulabiliyor, goller atabiliyor.
Burak çok istekliydi. Çok güzel bir de frikik golü attı. Ancak zaman zaman oynaması gereken topları zorladı ve kaptırdı. Mancini'den bu anlamda tepki aldı. Chedjou da iyiydi. Orta saha yapısından dolayı savunma genel olarak iyiydi. Gökhan hatasız oynadı. Eboue ve Riera da hem defansif hem de ofansif olarak dengelilerdi. Muslera'ya ise top gelmedi...
HAKAN ÜNSAL - HÜRRİYETDurumu şöyle özetleyelim. Pozisyon vermediği ve gol yemediği maç neredeyse olmayan Galatasaray, bir maçı pozisyon vermeden ve gol yemeden tamamladı. Bu Galatasaray'ın iyi defans yapmasının ya da iyi oynamasının sonucu değil. Elazığspor'un bu konudaki zayıflığından ve eksikliğinden. Ama Şampiyonlar Ligi'nde işler çok farklı olacak ve hataya yer olmayacak.
ŞANSAL BÜYÜKA - MİLLİYETGalatasaray’ın şu sıkıntılı günlerde, en büyük şansı, ligde dokuz maçtır kaybeden, adeta futbol oynamayı unutan Elazığspor’un rakip olarak karşısına çıkmasıydı... Allah’ı var, Galatasaray’da bu şansı erken ve iyi değerlendirdi... Hani “başarı ayrıntılarda gizlidir” demişler ya... Daha “dakika bir, gol bir” pozisyonunda, Burak Yılmaz’ın taca gitmekte olan bir topu ısrarla kovalaması, çıkmasını engellemesi, o topun önce Drogba, sonra Selçuk’un kafasıyla buluşması, Galatasaray’a saniyelerle sayılacak çok erken bir gol getirdi...
Ben de merak ediyorum; Galatasaray’da sorumluluk taşıyanlar şampiyonluğa ne kadar inanıyorlar... Drogba, gazete haberlerine göre “mutsuzum” derken, Sneijder bir maç oynayıp beş maç yatarken, Mancini, her maçta ayrı bir onbirle sahaya çıkarken, takım içindeki dostluk, arkadaşlık, dayanışma duyguları “dip” yapmışken, Galatasaraylı bu şampiyonluğa acaba ne kadar inanıyor... Benim için önemli olan budur... Dokuz puan fark değil...
ÜMİT AKTAN - TÜRKİYEYap-boz gibi sahaya sürülen bir takımın kimyasının sağlıklı olması nasıl mümkün değilse, geleceğinden kuşku duymamak da o denli mümkündür. Özetle; Galatasaray bir an önce devre arasını bulmaya çalışan bir takım durumuna düşmüştür. Farkın 9 puanda kalabilmesine şükrettiğini deklare eden başkanı sayesinde son iki yılın şampiyonu ‘açıkta bırakılmış kola’ gibi ne hazma yarar, ne de susuzluğu gidermeye…
MEHMET DEMİRKOL - FANATİKMancini problemin savunmada ya da yenilenlerde olduğunu düşünüyor. Yanılıyor. Sorun atılamayanlarda. Hücum gücünün kullanılamamasında. Dün akşam onun tespit ettiği soruna bir başka çözüm denemesi izledik. 3’lü savunmayı. 3 stoperden Gökhan solda Chedjou sağda çizgiye yakın olduğu dakikalarda bu sistem olabilir izlenimi verse de genelde durum farklı oldu. Maçın ilk yarısında zaman zaman iki stoper çizgiye gittiklerinde Eboue ve Riera’yı taşıdılar. Sorun olmadı. Bunu Yekta’nın Ceyhun’a verdiği desteğin güveniyle yaptılar. Ancak bu böyle gitmedi. Alışkanlık eksikti. Gökhan ve Chedjou göbeğe yaklaşınca iki kanat oyuncusunun gidip gelmesi gereken alan uzadı ve bu oyuncular tarafından doldurulamaz hale geldi. Tüm bu tedbirler öndeki oyuncuları Selçuk da dahil olmak üzere rahatlatacak bir savunma kalabalığı sağlamak içindi kuşkusuz. Rakibin gücü ne olursa olsun pozisyon vermeden de maçı tamamlamayı başarılar. Yani kalede Muslera mı var başkası mı hiç fark edilmedi. Bu kuşkusuz sevinilecek bir şey. Ancak asıl sorun çözülemedi yine.
ERMEN TOROĞLU - SABAHDün akşamki G.Saray'ın üzerinden baskı kalkmış. Bu, şunu gösteriyor. G.Saraylı futbolcuların bazıları, Fatih Terim ayrılmasına rağmen, hala daha aniden Fatih Terim başımıza gelir mi tedirginliği içindelermiş. Fatih hocanın gidip Mancini'nin geldiğini G.Saraylı futbolcular ancak bu maçta hissetmeye başladı. Daha da kestirme yazarsak G.Saraylı futbolcular dün gece şunu anlamışlar, Fatih Terim gitti yeni hoca Mancini!
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın