Önceki Haber Sonraki Haber

Meleke: "Maç 1 milyon, Pandev 7 milyon"

Ünlü futbol yorumcusu Uğur Meleke, Başakşehir ile 2-2 berabere kaldığımız karşılaşmayı Milliyet Gazetesi'ndeki köşesinde değerlendirdi.

15/03/2015 Pazar Milliyet

Ünlü futbol yorumcusu Uğur Meleke, Başakşehir ile 2-2 berabere kaldığımız karşılaşmayı Milliyet Gazetesi'ndeki köşesinde değerlendirdi.

Türk Telekom Arena’da dakika 85... Visca’nın şutunu Cenk tamamlıyor, skor 2-2 oluyor ve lider Galatasaray, hayati iki puan kaybının sınırına geliyor. Hamzaoğlu kenarda ısınmakta olan 3 adamını yanına çağırıyor, ama uzatmalar dahil kalan 12 dakikada herhangi bir oyuncu değişikliği yapmıyor! Kenarda Pandev gibi soğukkanlı bir gol silahı olmasına rağmen. Sizce de biraz garip değil mi?

Aslında Galatasaray için müsabaka iyi başlamıştı... Bence zaten Başakşehir, sezonun başındaki takım savunması görüntüsünde değil. Hareketli oyun olmasına, yani duran top anlaşmazlığı gibi bir durum olmamasına rağmen, Selçuk’un golünde baskı yapan hiçbir oyuncu yok. Umut’un golünde de merkezde kaleciyle yapayalnız kalması, pek alıştığımız Başakşehir görüntüsü değil. İlk 1 saatte bence maç beklendiği gibi, Galatasaray lehine gidiyordu her şey...

60’tan sonra ise filmin gidişatı değişiyor. Avcı’nın 3 değişikliği de birbirinden doğru: 93’lü Cenk Şahin, küçük fiziği ve birden artırdığı viteslerle 20 yaş altı Dünya Kupası’nda da devlere güçlük çıkarmıştı. Tarık’ı-Olcan’ı zorlayacağı kesindi. Yeni sağ bek Visca’nın da Yasin’in çıkışı sonrası soldan hiç gelmeyen Galatasaray’a karşı “artı bir” olacağı açıktı. Tayfun Pektürk, çok yetenekli bir oyuncu. İstanbul Belediye iki yıl önce küme düşerken son haftaların yıldızıydı. İkinci ligde onu unutmuş olabilirsiniz, ama o ara ara böyle kendini hatırlatıyor. Sahaya adımını atar atmaz ortalığı karıştırdı zaten. İki golde de yeteneğinin izi var.
Ama bu maçta bir puanı Abdullah Avcı’nın hanesine yazabileceğiniz gibi, Hamzaoğlu’nun yanlış tercihlerine de bağlayabilirsiniz pekala... Umut etkisiz. Bruma etkisiz. Ama hemen her maçta bir saatin sonunda çıkan Yasin oluyor! Dzemaili girerken de öyle oldu... Sonrası tam bir kargaşa: Sneijder sola gider gibi yaptı, gitmedi. Sonra Dzemaili gitti ama o da etkisizdi. Sağ bek Visca’ya koridor bıraktı Galatasaray...

Aslında Galatasaray’ın solunun 1’inci dakikadan itibaren geçirgen olduğunu da not etmek gerek: Ağır Olcan’ı geçen hafta Emenike dağıtmıştı. Bu hafta sıra Visca’daydı. Visca en az 5 kez Olcan’ı peşine takıp girdi içeriye. Ama Olcan gibi Hamzaoğlu da izledi Visca’yı... Chedjou sağ stoper olmasına rağmen, en az 3-4 kez topladı Olcan’ın arkasını. Ama son dakikalarda artık o da yetersiz kaldı.

Maçın sürprizi ise son dakikalara saklıymış:

Dakika 85... Visca’nın şutunu Cenk tamamlıyor, skor 2-2 oluyor ve lider Galatasaray, hayati iki puan kaybının sınırına geliyor. Hamzaoğlu kenarda ısınmakta olan 3 adamını yanına çağırıyor, ama uzatmalar dahil kalan 12 dakikada herhangi bir oyuncu değişikliği yapmıyor! Kenarda Pandev gibi soğukkanlı bir gol silahı olmasına rağmen. Sizce de biraz garip değil mi?

Tabii ki bu karar tamamen teknik de olabilir. Ama olmayabilir de: Zira iddiaya göre Pandev’in kontratında 27 resmi maçta 30 dakikanın üstünde oynaması halinde otomatik uzama maddesi var. Bu da Pandev’in Galatasaray’dan bir yıl daha 2,4 milyon euro, yani 7 milyon lira maaş alması demek. Havuzun ligde bir galibiyete verdiği ödül 1,1 milyon lira. Pandev’in yıllığı ise 7 milyon. Acaba Hamzaoğlu, Pandev’i daha fazla maçta oynatmak istemiyor olabilir mi? Üstelik Pandev, bu sezon sadece 10 maçta 30 dakikadan fazlasını oynamış olmasına rağmen. Üstelik bu maçta 85’inci dakika gelmiş olmasına rağmen... Yani kontrat gerçekten böyleyse, hâlâ Pandev’i oynatabileceğiniz bir sürü maç kredisi olmasına rağmen... Yani Hamzaoğlu’nun 10 dakikalığına da olsa Pandev’i almaması garip değil mi? Acaba kontratın detayı söylenenden daha mı farklı? Ya da Hamzaoğlu, Pandev’i ligde oynatırsa kontratının hemen uzayacağını mı düşünüyor?

Doğrusu ben Hamzaoğlu’nun böyle bir anda Pandev’i neden sokmadığını pek anlayamadım. Siz anlayabildiyseniz anlatın lütfen.

***

Muslera’nın hareketi kırmızı mıydı?

Muslera’nın 90+4’te Cenk’i düşürdüğü pozisyonda Bülent Yıldırım’ın sarı kart kullanması, sanırım haftanın tartışma konularından biri olacak...

Öncelikle şunu söyleyeyim: Kırmızı kart yerine sarı kart kullanılmasının esas nedeni, arkada bir Galatasaraylı’nın bulunması değil. Bu pozisyonu şöyle düşünelim: O faulü yapan son adam Chedjou olsaydı, kalede Muslera var diye kırmızı kart olmayacak mıydı? Öyleyse faulü yapan Muslera olduğunda da, geride bir Galatasaraylı var diye kırmızı karttan vazgeçilemez. Yani Türkiye’deki yıllanmış algı yanlış. Gole giden bir oyuncuyu kaleci düşürüyor ve arkasında bir savunma oyuncusu bulunuyorsa, bu o kaleciyi kırmızı karttan kurtarmaz...

Yalnız bu pozisyonda Muslera’yı kırmızı karttan kurtaran esas detay, Cenk’in kaleye değil taç çizgisine yönelmesi. Ve topu da bayağı şiddetli dürtmesi. Yani Cenk topa yetişip düzeltip kaleye yönelene kadar muhtemelen herkesin orijinal yerini alacak olması.

Yani Bülent Yıldırım’ın kararı doğru. Sebebi de Cenk’in yönü ve topun şiddeti...



Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
  Ana Sayfaya Dön
Webaslan Anasayfasına Dön