Galatasaray, Yıldırım Demirören'in ne Beşiktaş'ına, ne de Fenerbahçesi'ne benzemez! Sarı kırmızının altında tek gerçek adalettir!
WEBASLAN3 Temmuz 2011 sabahı başlayan şike operasyonunun üzerinden dile kolay 233 gün geçti... Bu süreç içerisinde Türk futbolunu bataklığın içine sürükleyenler, atalarımızı haklı çıkarırcasına hem suçlu hem güçlü rolünü çekinmeden sahiplendiler. Kapalı kapılar arkasında oynanan onlarca oyunun, çamur at izi kalsın mantalitesi ile aranan çıkış yollarının sonu gelmeyince de çözümü Türkiye Futbol Federasyonu'nda yönetim değişikliğine giderek adaleti oyalamakta buldular. Ancak bu da yetmedi! Tiyatro sahnesi şimdi de 'şike sürecinin' en hastalıklı düşüncelerine sahip isimlerinden biri Yıldırım Demirören'e bırakılmaya çalışılıyor.
Şike sürecinin ilk günlerinde henüz Kulüpler Birliği Başkanı değilken, bütün yaşanan kaos ve güvensizlik ortamına rağmen "Herkes decoder alsın" diyerek tarafını paradan yana belirleyen Demirören; iade ettiği Türkiye Kupası (!) sayesinde Avrupa'ya gitmekten ise hiç çekinmedi. Bununla da yetinmeyerek takımı şike iddialarının merkezindeyken 20 Eylül'de Fenerbahçesi'nin tutuklu başkanı Aziz Yıldırım'ın yerine Kulüpler Birliği Başkanlığı'na seçilen Demirören; henüz ilk açıklamasında "Küme düşmenin kaldırılması için Futbol Federasyonu'na başvuru yaptık. Siyasetçilerle de görüşeceğiz" diyerek safını belli etti.
Demirören'in küme düşmenin kalkması için verdiği çaba bununla da kalmadı. Her fırsatta tutumunu cezaların ötelenmesi ve yasaların değişmesi yönünde belirleyen Demirören, "Fenerbahçemiz" dediği kulübün yöneticileri ile güzel bir mutualizm örneği göstererek yaptığı planlarla TFF'yi seçime götürmek için elinden geleni arkasına koymadı. Yıldırım Demirören TFF Genel Kurulu'nda başkanı olduğu Kulüpler Birliği'nden habersiz olarak "Mehmet Ali Aydınlar seçime gidip güven tazelemeli" derken; Aydınlar'ın birkaç gün sonra görevinden istifa edip sonrasında yeniden başkanlık için nabız yoklaması nasıl bir danışıklı dövüş oynandığının en büyük göstergesiydi!
Bu planlar da tutmayınca artık daha büyük roller alması gerekti Sayın Demirören'in! İddianamede adı en çok geçen kulüplerden biri olan Beşiktaş'ın Başkanı Demirören, Türk futboluna yeni bir komedya ekleyerek kendi kulübünü cezalandırması gereken TFF'nin Başkanlığı'na aday oldu! Ancak henüz ilk açıklamasında "Galatasaray'ımız" ibaresini kullanan Yıldırım Demirören, bu kez tahmin bile edemeyeceği sertlikte bir kayaya çarptı!
3 Temmuz sabahından bu yana üzerine atılan bütün çamurlara ve şike operasyonuna dahil edilme çabalarına rağmen duruşundan taviz vermeyen tek kulüp olan Galatasaray, Yıldırım Demirören'in ne Beşiktaş'ına, ne de Fenerbahçesi'ne benzemez! Sarı-kırmızının altında tek gerçek adalettir, temizliktir! Burada hesap yapılmaz! Burada şike savunulmaz! Burada daha kulübünü aklayamayan bir başkan adayına destek çıkılmaz!
Şimdi Webaslan.com olarak soruyoruz; kulübü Beşiktaş'ı bile doğru düzgün yönetemeyip milyonlarca lira borç batağına sürükleyen; takımını kendisine borçlandırarak camiasını kendisine bağımlı hale getiren; kulübüne verdiği onlarca milyon doları geri almadan gitmem diyerek 'Beşiktaş' sevigisini ele güne gösteren; her maç "Yeter Demirören" diye haykıran taraftarını stada soktuğu paralı askerleri ile dövdürmeye kalkan Yıldırım Demirören, hangi yüzle ve cesaretle Türk futbolunu yönetmeye aday olabiliyor?
SON OLARAK! Herkesin desteğini alabilirsin Demirören, bütün kulüpler birleşip yaşananları sümen altı ederek alıştığınız düzeni sürdürmek de isteyebilirsiniz! Ancak unutmayın, Galatasaray daha ölmedi! Ve Galatasaray burada oldukça amaçlarınıza ulaşamayacak, Türk futbolunu arka bahçenize çeviremeyeceksiniz! Galatasaray Türkiye'dir ve tek yolu Mustafa Kemal Atatürk'ün çizdiği yoldur...
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.