Galatasaray'ın kaptanı Ayhan Akman, sarı kırmızılı kulübün televizyonuna kendisi hakkında bilinmeyenler ve geleceği ile ilgili açıklamalarda bulundu.
25/05/2012 Cuma Webaslan.comGalatasaray’ın kaptanlarından Ayhan Akman geride kalan sezonu GSTV’de yayınlanan 'Adım Adım Şampiyonluğa' programında değerlendirdi.
Galatasaray Televizyonu’nu eşi Gizem Hanım ve çocuklarıyla birlikte evinde konuk eden Ayhan Akman çok özel açıklamalar yaptı. İşte Akman ailesi ile yapılan çok özel sohbetin ayrıntıları:
Herhalde bir futbolcu için daha güzel daha anlamlı bir veda olamazdı jübile anlamında. Şampiyonlukla Ayhan Akman sahalara veda ediyor. Hem de normalinden çok daha anlamlı bir şampiyonlukla. Bu şekilde başlayalım. Neler söylemek istersin?
Gerçekten çok özel bir şampiyonluk. Hem benim açımdan, hem de Galatasaray açısından. Benim de tabi futbola böyle bir şampiyonlukla veda etmem tabi ki farklı bir duygu. O yüzden çok mutluyum. Ne mutlu bana ki Kadıköy’de o kupayı kaldırmak kaptanlardan biri olarak bana da nasip oldu ve öyle de veda ediyorum.
Ben hemen Gizem Hanım’a sormak istiyorum. Ayhan Akman ismi anons edildiğinde şampiyonluk kutlamasında sizin gözyaşlarınızı gördük. Oğullarınızla birlikte Ayhan Akman kupayı almaya çıktığında gerçekten sizin için çok duygusal bir andı değil mi?
Evet gerçekten çok duygulandım. Ayhan ile özellikle çok gurur duydum. Ağlamamak için daha fazla ağlamamak için inanın kendimi çok zor tuttum. Çünkü çok güzel bir veda oldu, bir nevi bir jübile oldu şampiyonlukla beraber. Ayhan’ın forma numarası 18 ve 18. şampiyonluk geldi. 11 yıl, acısıyla tatlısıyla sevinciyle hüznüyle bir tecrübe. Yani inanılmaz duygulandım. Çünkü hep beraber üzüntüleri sevinçleri her şeyi beraber yaşadık, çocukları da görünce orda ayrı bir duygulandım. Haberim yoktu çünkü onlarla beraber çıkacaklarından. Çok güzeldi benim için gerçekten.
Hazır eşiniz de değinmişken ben bu 18 uğrunu öğrenmek istiyorum. Biraz daha geriye gidip 18 numarayı seçme nedenini öğrenelim sizden. Kariyerinizin 18. yılında, 18. şampiyonluk ve 18 numaralı formanızın uğurunu öğrenelim.
18 numaralı formayı neden seçtim ben? Kariyerim boyunca 18 numaralı formayı giydim. Tabi ki daha önceki senelerde biliyorsunuz ilk 11’e kadar oynarlar. Daha sonra 15’e kadar numaralar vardı biliyorsunuz. Daha sonra sistemin değişmesiyle birlikte ben sürekli 18’i giydim. 18 numaralı formanın sebebini hemen anlatayım. Ben genç milli takım seçmelerine gitmiştim. Genç milli takımı Bursa karmasıyla beraber o seçmeleri Tekirdağ - Lüleburgaz’da yapıyordu. Orada hocamız bizden Bursa karması olarak buluştuk ve herkesten forma seçmesi istendi. O dönemde de az önce dediğim gibi ilk 11’deki oyuncular 11, daha sonrakiler de, yedekler de 12-13 ve akabinde numaraları seçiyorlardı. Orada formaları çıkardı Bursa karmasındaki teknik direktörümüz, Haluk hocamız. Bizlere dedi ki, “seçin işte önemli değil forma numarası”. Ben de 8’i arıyorum. Baktım 8 no’lu formaya. Herkes formasını aldı. Baktım 8 numara yok. Çıkmadı. 1’den daha sonraki 11’e kadar olan numaralar çıktı. 8 numaralı forma yok yani. Ben de doğal olarak 18, 8’i çağrıştırır diye 18’i aldım ve o seçmelere 18 no’lu formayla çıktım. Kendime de bir uğur yaptım. Eğer bu seçmelerde genç milli takımına seçilirsem bunun devamındaki yıllarda da 18 numaralı formayı giyeceğime söz vermiştim orada. Gerçekten biz de Bursa karması olarak çok güzel bir performans ortaya koyduk.
Kendi adıma iyi bir performans ortaya koydum ve genç bir takıma seçilme hikayem böyle başladı. O dönemde de bir seçim yapmak zorundaydım işin açıkçası futbol mu okul mu diye, çünkü çok küçük yaşta biraz engelliyordu okulumu. Seçilirsem de milli takım için çok önemliydi benim için. Kariyerin başlangıç noktasında seçilirsem futbola doğru kayacaktım, seçilmesem biraz daha okula ağırlık verecektim. O yüzden 18 numaralı forma bana çok uğurlu geldi. Seçildim, çok yüksek puanlarla da seçildim ben ve orada kendi kendime söz vermiştim. 18 numaralı forma hikayesi bu …
Yeniden şampiyonluk akşamına dönmek istiyorum. Önce bitiş düdüğüyle beraber sahada müthiş bir coşku yaşandı. Bu coşku soyunma odasında biraz uzunca bir süre olmak zorunda olsa da devam etti tabi sonra kupayı kaldırdınız sahada ve ardından takım otobüsünde de devam eden coşku Florya’da doruk noktasına çıktı. Taraftarla da buluşmanızda o anki duygularınız öğrenebilir miyiz ?
Şimdi tabi biz içerdeydik, o kadroda olmayan oyuncular olarak orada maçı seyretmek zorundaydık. Biliyorsunuz maçın son düdüğüyle beraber hepimiz koştuk zaten sende aramızdaydın galiba bilmiyorum. İnanılmaz bir stres vardı, orada oynamamak çok daha zor. Ben işin açıkçası bu yıl tabi ki az forma şansı buldum ama tabi ki takımın bir parçası olarak o duyguları her an yaşadım. O son dakikalar bitmek bilmedi, bitiş düdüğüyle beraber coşkulu bir şekilde sahanın ortasına girdik, sevincimizi paylaştık. Ondan sonra tabi ki içeri girmek zorunda kaldık. İçeride uzun bir süre sevindik ama tabi ki sürekli haber bekliyorduk kupamızı alabilecek miyiz alamayacak mıyız diye. Onun biraz daha sonraki stresiyle de boğustuk diyebilirim. Daha sonra da hak ettiğimiz kupayı sahanın içinde şükürler olsun alabildik
Bir de tabii sarı kırmızılı taraftarların akıllarına kazınan bir sahne var, sahadaki ilk sevinçte sizin bütün futbolcuların omuzlarında adeta haykırışınız var. Şampiyonluğu kutlamanız var bir de bunu soralım.
Evet, ilk girdiğimizde hep beraber kucak kucağa güzel tezahüratlar ile başladık, daha sonra Eboue beni omuzlarına aldı ve ortaya çekti. Onun başlatmasıyla beraber işte bana bir nevi jübile gibi oldu aslında, dediğiniz gibi gerçekten çok mutlu etti beni orada oyuncuların beni o şekilde onore etmeleri. Sahanın ortasında özellikle dediğim gibi yani Kadıköy’de o sevinci yaşamak, o kupayı kaldırmak çok anlamlıydı benim açımdan. Belki son maçtı yeşil sahalara çıktığım, o yüzden öyle bir jest yaptı arkadaşlarım bana. Hepsine teşekkür ediyorum, maçtan önce de bütün arkadaşlarımız, bu şampiyonluğu bana armağan edeceklerini söylediler. Ben de devre arasında, onlarla konuştum. Maçtan önce de hepsine ayrı ayrı teşekkür ettim. Beni bu şekilde uğurlamaları beni gerçekten çok mutlu etti.
Zaten Sabri Sarıoğlu da zannediyorum sezon başında size bu sezon seni şampiyonlukla uğurlayacağız abi demiş değil mi?
Aynen öyle, ben birkaç arkadaşımla tabi ki bunu paylaştım. Yani sezon sonunda futbolu bırakacağımı. Onlar da inşallah bana o kupayı kaldırma şansını elde edersin diye dua ediyorlardı. İnşallah seni şampiyonlukla beraber uğurlayacağız diyordu arkadaşlarımız. Gerçekten onlar da o sözlerini bana tuttular. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Allah razı olsun onların hepsinden. Çok büyük bir mücadele ortaya koydular ve hak ettiğimiz şampiyonluğu elde ettik.
Tabii aynı zamanda Gizem Hanım’a da sormak istiyorum. Şampiyonluk maçı öncesi Ayhan Akman kampa giderken neler konuşuldu? Şampiyonluk gününü sizden dinleyelim.
Şampiyonluk gününün bir gün öncesi kamptaydılar zaten, onu büyük bir heyecanla uğurladım çünkü son maç bir final maçı ve Fenerbahçe ile ve Şükrü Saraçoğlu stadında. Çok heyecan verici bir şeydi. Rahatlatmaya çalıştım, aslında şampiyon olacağımıza inanıyordum; gerçekten olacağız, sen şampiyon bırakacaksın gibi sözlerim oldu. Daha sonra akşamı otelde geçirdiler ertesi gün, maç günü evdeydik, çocuklarla beraber seyrettik maçı. Hop oturup hop kalktık, bazı yerlerde gözlerimi kapattım, bakamadım yani heyecandan öldüm diyebilirim. Nitekim şampiyon olduk sonunda. Şampiyon olmamızla beraber, biz hemen çocuklarla giyindik kuşandık, atkılarımızı taktık, hemen yola çıktık Florya’ya.
Özellikle Ayhan kupayı kaldırınca çok heyecanlandılar ama tabi biz bunu canlı izleyemedik. Sonraki görüntülerden izledik. O arada biz yoldaydık ve Florya’da bekliyorduk. Çok heyecanlandılar ama babalarının bırakmasını sanırım tam da istemiyorlar. “Baba 1 sene daha oyna, 1 sene daha oyna” çünkü tam şey zamanları. Tam anlama ve babalarını örnek alma zamanları. Hiç bırakmasını istemiyorlar aslında ama onlar da çok mutlu oluyorlar görünce babalarını. Özellikle şampiyonluktan çok mutlu oldular.
Ayhan Akman: Sezon başında bir röportaj daha yapmıştık seninle beraber. O dönemde zor bir sezon yaşadık yani hiç yaşamak istemediğimiz kötü günler yaşadık geçen sezon. Onun akabinde tabi bir nevi kaostu yaşadığımız. O kaostan bizi çıkaracak tek ismin Fatih Terim olduğunu ben söylemiştim sizlere. Gerçekten de Fatih hocanın gelişiyle beraber büyük bir değişim başladı takımda. Onu zaten herkes, gelmesiyle beraber hissetti. En büyük fark buydu. Fatih hoca geldikten sonra da tabi ki büyük değişim başladı. Yapılan transferler, gerçekten iyi isimlerin gelmesi, kaliteli isimlerin gelmesi tabi ki bizlere bir mesajdı. Bu sene her ne kadar yeni bir takım oluşturulsa bile hedefin şampiyonluk olduğu ilk günden beri yapılan transferlerle beraber ortadaydı. O yüzden böyle bir başlangıç oldu. Geçen senenin en büyük farkı Fatih Terim’di. Ve yapılan iyi transferlerle beraber çok iyi bir atmosferde çalışmalarımız başladı. Güzel bir şekilde hazırlandık ve sezona hep o konsantrasyon ile devam ettik. Ve hak ettiğimiz şampiyonluğu elde ettik.
Tabii ki bu yeni gelen arkadaşlarımızla, yaklaşık 11-12 tane transferimiz oldu. Bunların adaptasyonu, uyum süreci, takım oluşturmak… Herkes bunun altından kalkamayabilirdi. O yüzden ancak Galatasaray gibi büyük bir camia bunun altından kalkabilirdi. Geçen sene yaşadığımız o kötü sezondan sonra yalnızca büyük camialar bunun altından kalkabiliyor. Dediğim gibi Fatih Hocanın gelmesiyle beraber, 11-12 tane yeni transfer olmasına rağmen, bunların çoğu ilk 11 oynadılar. Türk oyuncularla, onların gelişiyle beraber dediğim gibi güzel birliktelik ortaya kondu ve güzel bir mücadeleyle beraber şampiyonluk elde edildi.
Tabi ki bu sene özellikle dediğim gibi o kötü atmosferden bizi tek çıkaracak kişinin Fatih Terim olduğunu defalarca söyledim. Gerçekten dediğimde oldu ve Fatih hocamızla beraber büyük bir atılım gerçekleştirdik bu sene. Ben bu sene tabi ki oynamak çok istedim. Zaman zaman oynadım, az forma şansı buldum ama önemli olan benim dediğim gibi bu sene o şampiyonluğu elde etmemdi. Güzel bir şekilde bırakmayı çok istiyordum şükürler olsun bunu elde ettik. Fatih hoca da farkını ortaya çıkardı. O kötü denilen Galatasaray’ı bu noktalara taşıdı.
Tabi ki baktığımızda Galatasaray’ın çok başarılı olduğunu görüyoruz derbilerde bu sezon. 12 derbide sadece 1 mağlubiyeti var ki bu müthiş bir performans bu. Bunların son 6’sına baktığımızda da üst üste oynadığımızı görüyoruz ki, bu hiç kolay bir şey değil. Hiç sık rastlanılabilinir bir durum da değil. Tecrübeli bir oyuncu olarak hem bu derbi performansını hem de üst üste 6 önemli karşılaşma oynanmasını nasıl değerlendirirsin?
Şimdi normal sezona geldiğimizde, baktığımızda 34 maç oynamışız ve 9 puan gibi bir farkla da önde kapadık. Senin dediğin gibi derbilerde de en iyi takım bizdik. Yani biz hak ettiğimiz bir şampiyonluğu aslında 2. kez oynamak zorunda kaldık ve bir nevi 2 kez şampiyon olduk diyebilirim. Play off’larda da oynamak zorunda kaldık çünkü, oradaki performansımıza gelince biz aslında çok iyi başladık play off-lara ama çok iyi mücadele ettiğimiz ve çok hak ettiğimiz galibiyeti Fenerbahçe maçında ne yazık ki elde edemediğimiz için biraz stresli bir döneme girildi. Onun akabinde biraz kötü bir performans sergilemiş olabiliriz play off-larda. Ama gerçekten sonucu çok önemliydi, oraya gittik ve hak ettiğimizi elde ettik.
Peki bu sezon Ayhan Akman için en anlamlı, en önemli, en çok anlam ifade eden karşılaşma hangisiydi, geriye dönüp baktığında?
Vallahi sonlar hatırlanır yani dediğimiz gibi, sondaki Fenerbahçe maçı tabi ki, o maçın iyi bitmesiyle beraber, biliyorsunuz yaşadığımız mutluluğu hiçbir zaman unutamayacağım.
Peki aynı soruyu ben Gizem Hanım’a da sormak istiyorum, tabi ki. Son maçın kesinlikle ayrı bir önemi var sizin hayatınızda, bundan sonra da olacaktır eminim ama Galatasaray’da özellikle Ayhan Akman’ın futbol kariyerinde unutamadığınız kareler neler?
Aslında yani her anı, dün gibi aklımda. Buraya gelişimiz Galatasaray’a, Florya’ya ilk geldiğimiz sene, sanırım Lucescu vardı değil mi? Evliliğimizin ilk yılı, biz Ayhan ile evlendik direkt Galatasaray’a transfer oldu. O yüzden çok güzeldi, bir önceki mi ondan önceki mi tam hatırlamıyorum ama 16 dakika ile şampiyon olduğumuz bir maç vardı. 2005-2006 sanırım, orada da mesela çok heyecanlanmıştım, o zaman çocuklar da bebekti, onlarla beraber gitmiştik Ali Sami Yen’e…O da müthiş bir maçtı benim için. Aslında her sezon biz ailecek her şeyi beraber yaşadığımız için bütün heyecanı biz de aynı şekilde hissettik. Ayhan çünkü üzüntüsünü de sevincini de gerçekten çok yansıtan bir insan, o yüzden hep beraber yaşadık diyebilirim yani. Aynı heyecanı hep beraber paylaştık. Her maçı, hazırlanmasını hep beraber yaşadık yani…
Ayhan Akman zaten her zaman aile yaşantısıyla örnek bir futbolcu, herhalde arkasındaki güç için de siz diyebiliriz tabi ki, bu anlamda?
Ya tabi ki, ben bu arada söze gireyim, ben eşimden ailemden çok büyük destek gördüm, dediğimiz gibi ben Galatasaray’a geldiğimde bir imza daha atmıştık aslında. Transferimin belki 1 hafta belki 10 gün öncesinde Gizem ile o imzayı atmıştık, hayatımızı birleştirmiştik. Hemen onun sonrasında da Galatasaray’la imzaladım ben. 11 yıldır hem evliyim hem de Galatasaray ile evliyim diyebilirim. (Gülüyorlar) Beraberiz ve her maçın her anını beraber yaşadım diyebilirim ben eşimle. Ona çok teşekkür ediyorum ben gerçekten, benim bu kariyeri yakalamamda en büyük pay sahibi o diyebilirim. Gerçekten ben biraz zor bir insanımdır aslında, özellikle işime çok saygı gösterdiğim için çok çalışır, çok konsantre olurum. O yüzden uyumayı severim… Yani beni her anlamda çok destekledi, zaman zaman yataklarımızı bile ayırdığımız günler oldu çünkü çocuklar bebeklerdi, beni rahatsız etmesin diye o fedakarlıkları bile benim için gıkını çıkarmadan uyguladı, onları aldı başka odaya taşındı. O yüzden onun bu bana yaptığı özveriyi ben hiçbir zaman unutamayacağım tabi ki. Benim bu başarımdaki en büyük pay sahiplerimden bir tanesi de eşimdir. Ona bu vesile ile çok teşekkür ediyorum gerçekten.
Tabii futbolu bıraktığınız sene güzel bir sezon oldu aslında, istediğiniz gibi bitirdiniz eminim ki. Ama siz de diyor musunuz acaba çocuklar gibi, 1 sene daha oynasaydı der misiniz yoksa, bu kararı ilk aldığında neler konuştunuz?
Bu kararı ilk aldığında aslında oynamasını istiyordum önce. Ama sonra düşündüğümde gerçekten çok uzun süredir Ayhan 1. ligde top koşturuyor ve futbol çok stresli, çok yorucu. Ayhan dediğim gibi çok etkileniyor bir takım şeylerden, bir de biz küçüklükten beri Galatasaraylıyız. Ayhan da öyle ben de öyleyim. Yani biz daha bir heyecanla yaşıyoruz her şeyi. Ama bence artık zamanı geldi. İnşallah artık başka kulvarlarda devam edecek. Üzülmedik mi üzüldük tabi, o kadar sene bir aradayız, takımın içindeyiz. Tabi ki hala tüylerim diken diken oluyor, çok duygulanıyorum. Ama herhalde zamanı geldi diye düşünüyorum artık, takıma da yeterince ağabeylik etti. Artık bırakmanın zamanıdır.
18 yıllık kariyere göz atmak istiyorum. Tabi ki çok mutlu anlar var, çok hüzünlü anlar var. Peki Ayhan Akman’ın en çok mutlu olduğu, en çok üzüldüğü maç hangisi kariyeri boyunca?
Bu sezon birçok maça çok sevindim. Dediğim gibi bu şampiyonluk yaşadığımız dönemlerde gerçekten her maç çok önemliydi ve her maçın akabinde biz inanılmaz duygular yaşadık. Eşimin de dediği gibi ilk senemde şampiyonluğumun ayrı bir keyfi vardı. 16-17 dakika stadın içinde beklediğimiz o dakikalar ayrı bir keyifliydi. Sonra Feldkamp’ın olduğu dönemde 7-8 haftalık bir, onun bırakmasıyla Cevat Hoca’nın gelmesiyle yaşadığımız bir şampiyonluk, o da zor bir süreçti. Bu senenin ayrı bir kendine göre güzelliği var. Dediğim gibi hiçbirini birbirinden ayırmak istemiyorum. Maçlar da böyle. Üzüldüğümüz maçlar oldu. Hangi maç aklıma geliyor? Mesela Hamburg maçı aklıma geliyor. Çok üzüldüm, orada belki, yine Kadıköy’de final kaçırdığımız bir sene olabilirdi. Belki UEFA finalini tekrar oynama şansımız olabilirdi. 2-0’lık bir skordan sonra o maçı gerçekten verdik. Çeyrek final maçını orda belki yarı finale çıkabilirdik, finale çıkabilirdik. O maçı hiç unutamam ben, 2-0’lık maçı 70. dakikada 2-0 galipken 2-2 kapattık. Unutamadığım maçlardan biridir mesela.
Gollere baktığımızda ayrım yapabilir misiniz mesela taraftarın aklından çıkmayan gollerden herhalde birincisi 5-3’lük Sivas karşılaşmasındaki gollerdir.
O maçın tabi çok önemi vardı. Bir nevi final maçıydı. Nasıl Kadıköy’e gittiğimizde bu maç finaldi, bence o senenin finali de o maçtı. Oradan galibiyetle döndüğümüzde yolu yarılamıştık, hatta bitirmiştik diye düşünüyorum. Ondan sonra işimiz çok kolaylaşacaktı. Sivas’ın da o dönemlerde çok güçlü bir takımı vardı hatta şampiyonluğa oynuyorlardı. Biliyorsunuz gerçekten çok zordu. O maçta çok iyi bir performans koydum ortaya, attığım gol ve attırdığım goller de çok önemliydi benim açımdan. O maçı da tabi ki unutamam.
Ali Sami Yen Stadı’nda da yaşanmış önemli anılar var. Kariyerinizin son 2 yılında da Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena gibi belki de Avrupa’nın, dünyanın en modern statlarından birinde forma giyme şansı buldunuz. Nasıl değerlendirirsiniz?
Tabi Ali Sami Yen’de gerçekten tarih var, orada alın teri var. Başarılar var, hüzünler var, oranın kokusu ayrı, onu hemen hissediyorsunuz. Orası çok ayrı, dediğim gibi orada çok güzel günlerim geçti. Orayı hiçbir zaman unutamayacağız. Orada da bana nasip oldu forma şansı bulmak. Telekom’da da oynama şansını buldum. O anlamda gözüm açık gitmeyecek diye düşünüyorum. Her futbolcuya nasip olmaz, hem Ali Sami Yen’de oynadım, hem yeni statta forma şansı buldum. Gerçekten bunları hep beraber yaşayabilmek her futbolcuya nasip olmaz. Şükürler olsun Allah bana bunu nasip etti.
Bundan sonra Ayhan Akman’ın gençlere vereceği tavsiye neler olabilir? Önemli bir profesyonels olduğunuzu biliyoruz, tatile giderken bile kalacağınız yerde çalışma imkanınız olup olmayacağına göre karar verdiğinizi biliyoruz. Ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz genç oyunculara?
Valla dediğim gibi ben 18 yıldır 1. ligde mücadele ediyorum. Bunun gerisine de dönersek genç milli takımlar aslında 20 küsur yıl futbol oynadım. Bunun her antrenmanını, her maçı, her gününü büyük bir yüksek konsantrasyonla yaşamaya çalıştım. Bunu böyle yaşamasaydım belki de bugünlere gelemeyebilirdim.
Gençlere tavsiye derken oğullarınız da var Allah bağışlasın. Onların da futbolcu olmasını ister misiniz? Onların da topa merakı vardır zannediyorum.
Onlar başladılar zaten, Kemerburgaz’da Galatasaray’ın futbol okulları var. Florya biraz uzak olduğu için orada başladılar antrenman yapmaya. Yani yetenekleri var ama ben hiçbir zaman baskı yapamam. Hangi yolda gideceklerine onlar karar verecekler, yetenekleri, istekleri, kendileri belli edecekler. Ben sadece destek olacağım bu konularda kendilerine. Yetenekleri olursa da ben tabii ki mutlu olurum, futbolcu olmalarında hiç bir sakınca yok. Sporcu olmak çok güzel hakikaten, futbolun içinde biz belki profesyonelce yaşadık ama profesyonel olmayanların da hep sporun içinde kalmasının taraftarıyım. Hem sağlık açısından hem de hayata güzel bakma açısından spor çok önemli. Profesyonel olmasalar bile, amatör dahi olsa sporun içinde kalmalarını tavsiye ederim herkese.
Ayhan Akman’ın futbol sonrası kariyer planlamalarında ne var? Yeşil saha içinde göremeyeceğiz kendisini ama yanında ya da bir şekilde içinde görebilecek miyiz?
Hedeflerimin arasında şu an antrenör olabilmek var. Öyle bir maceraya atılacağız, niyetim o yönde. Fatih Hocam’la beraber konuşacağım, onun emeği çok bende. O yüzden hocamdan habersiz bir kariyer düşünmüyorum. İnşallah onun desteğiyle beraber, onun yol göstermesiyle beraber hedeflerimi çizeceğim. Camiamızın içerisinde de, kıyısında, köşesinde bize uygun görürlerse ne mutlu bana.
Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.