Türk futboluna yıllarını veren deneyimli teknik adam Yılmaz Vural, Sporx'e çok özel açıklamalar yaptı. Yılmaz Vural bu kez Türk futbolunu A'dan Z'ye masaya yatırırken, Türk halkına da seslendi.
07/10/2022 CumaTürk futbolunun duayen teknik adamlarından biri olan Yılmaz Vural, Sporx'e çok özel açıklamalar yaptı. Emrah Karalinç'in sorularını yanıtlayan Vural, Türk futbolundaki mevcut yapının artık değişmesi gerektiğini vurguladı.
Futbolda bilimin ve eğitimin önemine vurgu yapan Vural, "Bu ülke bana haksızlık ediyor. Kahroluyorum" açıklamasında bulundu. İşte Vural'ın çok konuşulacak, özel açıklamaları...
"TFF, PAZARI KÜÇÜLTMEK İÇİN KURS AÇMIYORDU"
- Hocam, alışılmış röportajların biraz dışına çıkacağız. Elbette sporun içinde kalacağız ama futbola bir ömür verdiniz. Almanya'ya gidiş nedeniniz neydi? Ve şu anda nasıl bir fotoğraf görüyorsunuz?
1974 senesinde Ankara 19 Mayıs Gençlik ve Spor Akademisi'ndeydim. Tekirdağ'da top oynuyordum. Üniversite sınavına girdim. Okula kaydoldum. Profesyonel bir futbolcuyum. Üniversite ve futbol birlikte gitmiyordu. Okul açılışında Fahri Korutürk bir konuşma yaptı. "Yarının geleceğisiniz" dedi. "Türk sporunu bilimsel temellere oturtacaksınız, örnek olacaksınız" demişti. 21 yaşındayım, o dönem tabii tüyler diken diken oldu. Yaşar Doğu Spor Salonu vardı. Önüne bir temel attılar. Okulu bitirdiğimizde formasyon yoktu. Bitirdik ne lisans verdiler ne de dedikleri gibi oldu. Spor Akademisi'ni bitiren 3-4 insan vardı. Bitirdiğimde okulda öğretim görevlisi sınavı açıldı ve birincilikle bitirdim. TFF'ye gittim. Antrenör olmak istediğimi söyledim. 'Yılmaz kurs açamıyoruz' dediler. TFF'ye kurs açtırmıyorlardı, pazarı küçük tutmak için! Doğan ağabeye akademi bitirdiğimi söyledim. 'Biz ne yapacağız?' dedik! 'Almanya'da antrenörlük kursunu yap gel, Türkiye'deki lisansın bu olacak' dedi. 'Seni direkt alırlar' dediler. Benim Almanya'ya gitme nedenim buydu. İngiltere'de kurs yok dediler, bir tek Almanya kabul ediyordu. 'İnadım İnat' diye bir kitap yazdım. Orada da anlattım bunları.
"TÜRKİYE ŞU ANDA KENDİSİNİ KANDIRIYOR"
Türkiye şu anda kendisini kandırıyor. Neden mi? Anlatayım. Almanlar beni ilk başta kabul etmedi. 'Okula girebilirsin ama lise mezunu olarak Alman gibi sıfırdan başla' dediler. Bir de öğretim görevlisiyim. Kabul etmediler beni. Yılmaz Yücetürk ve Fevzi Aydın ile konuştuk. Oradalardı. Beni gördüler, neden geldiğimi sordular. 'Ben profesyonel futbolcuyum, antrenörlük kursu yapmaya geldim' dedim. Okul kaydımızı yaptırdık. Okulda eğitim Almancaydı. 'Yeterli seviyede Almanca ile okulu okuyabilir' diye bir evrak var, onu istediler. Dil kursuna gittim ve sınava girdim. Direkt okulun öğrencisi oldum. Okul başladı ve adamlara teşekkür ettim. 'İyi ki ilk etapta direkt kabul etmemişsiniz' dedim. 1982 senesinde araştırma binası kurdu adamlar. Almanya'da 1989'u demek ki biliyorlardı. Bilimden ne alıyorlarsa bunu laboratuvara soktular. Kendilerini geliştirdiler, değiştirdiler. Bizde olmayanı yaptılar.
"BENİ YALAN KONUŞTURTMAYIN"
"LİSANSI OLMAYAN TEKNİK ADAMLAR VAR"
- Hocam birçok ülke gördünüz. Türkiye'de de çok sayıda takım çalıştırdınız. Avrupai tarzda antrenörler yetiştirebilecek miyiz sizce?
Türkiye bu eğitim tarzıyla Avrupai tarzda bir antrenör yetiştiremez. Bizim mesela TFF'de Oğuz Çetin göreve geldi. Eğitimin başında. Ne oluyor ve nasıl oluyor? Burada mühendislik eğitimi mi var? Bu çok özel bir iş. Türkiye'deki 150 üniversite ile söyleşi yaptık. Beni rektör arıyor, 'Hocam çocuklar anket yaptı seni istiyor' diyorlar. Orada futbol konuşmuyorum. Türkiye'deki durumu anlatıyorum. Kendi durumumu örnek vererek, 'Beni yalan konuşturmayın' diyorum. Bir bilim adamı, yetkili geldiğinde çocuklara öyle güzel anlatıyor ki... 'Çocuklar beni yalancı yapmayın. Hepiniz kendinizi kurtarın' dedim mesela. 'Yeter ki olmak isteyin' dedim. Bizde maalesef Türk gençliğine gelecek hazırlanamıyor. Liyakat, saygı da yok. Her yerde bir genel müdür var ama içi boş. Futbolu hayattan ayrı tutamıyoruz. Neden? Çünkü futbol hayattır. Bakıyorum şu anda Türkiye Ligi'nde lisansı olmayan ama görev alan teknik adamlar var. Hangi birikimle futbol oynatacak ve seyredenleri mutlu edecek bu çocuklar? Eğitim vahiyle öğrenilmiyor. Trafikte şoföre ehliyet vermeden olur mu? Ehliyet almadan trafiğe sokarsan trafiği elbette birbirine katar.
"TÜRKİYE BANA HAKSIZLIK VE AYIP EDİYOR"
- Geride bıraktığımız günlerde Hamit Altıntop'un bir serzenişi vardı. Stefan Kuntz da çok eleştiriliyor. Ne diyorsunuz A Milli Takım'da yaşananlar için?
Hamit Altıntop oraya gelsin diye hepimiz dua ettik. Öyle değil mi? Real Madrid, Galatasaray, kaptanlık... 'Oh be' dedi herkes. 'TFF Başkanı olması lazım' denildi. Bu birikimle adamın yaptığı seçimlere bak. O da kendiyle ikileme düştü. Türkiye'de maalesef kendimizi aldatıyoruz.
Benim safiyane bir düşüncem var. 69 yaşındayım. 53 seneden beri futbolun içindeyim. 30 farklı takım çalıştırdım. Şu an takım çalıştırmıyorum. Türkiye Ligi'nde Şenol Güneş'ten sonra en fazla maçta görev yapan antrenörüm. Türkiye'deki antrenörler listesinde 35 yıllık aralıksız çalışmış bir antrenörüm, düşünün. Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesinde görev yaptım. Yemesinden içmesine, tesisleşmeye, yöneticinin ne anlamda bu işi yaptığına, kültürüne, hepsine hakimim. Kendisini güncelleyen de biriyim. Dünyada iki spor akademisi bitirmiş futbolun içinde olan ve Türkiye'de yaşayan kaç kişi var? Bana Türkiye haksızlık ediyor ve ayıp ediyor! Ben kimseye muhtaç olmadan yaşayacak ekonomiye de sahibim Allah'a şükür. İnsanlar bana güzel yakıştırmalar yapıyor. Her kurumun sevgisini kazanmış bir insanım. Ama günün sonunda bana haksızlık yapılıyor. Bu fikrimi de çekinmeden sizin aracılığınızla söylüyorum.
"FAKÜLTELERDE BİLİMSEL ÇALIŞMALAR YOK"
- Avrupa ve dünya ile kıyasladığımızda çok gerideyiz birçok alanda. Neler yapılması lazım, bilim ve futbol açısından özellikle?
Türkiye bilgi alabilecek, geliştirebilecek bir durumda değil. Seminerlerde futbolda yeni bilgiler varmış gibi anlatıyorlar. Önceki yıllardaki gelişmeleri satıyorlar! Biz dünya futboluna yetişemeyeceğiz. Sporu yönetenlere çağrıda bulunuyorum; uygun bir yerde, alanda bütün spor branşlarının tesisleşmesini yapın, araştırmalar yapın. Doğru bilgiyi edinin. Bilime önem verelim! Bakıyoruz, antrenman bilgisi için mesela üniversiteden destek alacaklar. Ama üniversitenin içi bomboş! Fakültelerde bilimsel çalışmalar yok. Bilgiyi sunabilecek üniversite bize lazım olan bilgiyi vermiyor, veremiyor.
"HAMİT YAPMA, YANLIŞ YOLDASIN"
- Hocam, A Milli Takım'da Stefan Kuntz ile yeni bir dönem başladı. Günün sonunda Lüksemburg ve Faroe Adaları maçları ve sonuçlar ortada. Ciddi tartışmalar var...
Gelen yabancılara bir tek sözüm yok. Getirmişsin göreve, ülkesinde 300 bin euro alamayacak birisine 3 milyon euro veriyorsun. Kuntz'a şimdi proje hazırlatıyorlar. Kuntz'un işi proje hazırlamak mı? Teknik açıdan da kimse planlama yapamıyor. Türkiye dinamikleri neyi kaldırır, yapısı ne? Türkiye de bu işin doğrusunu yapmak gerek. Herkes birbirini kandırıyor. Avrupa'yı gördüm, üniversite bitirdim. Kendi adıma üzülüyorum. Bu, bugünün sorunu değil tabii. Bakıyorum, Hamit Altıntop etrafı yıkıyor. Yapma kardeşim yahu! Yanlış yoldasın. 'Başımızda bugün futboldan gelmiş bir Cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı'na gidelim' diyor. Bizim konumuz futbol. Futbolda çok sıkıntılı bir durum var. Bu sistemde bu iş gitmiyor. İsim değiştirerek de bu iş çözülmez. Yapısal, köklü bir değişiklik gerekiyor.
"EZİLE EZİLE PERİŞAN OLDUK"
- Futbolun toplum psikolojisi üstünde de etkisi var...
Tabii ki. Allah aşkına sen kimlerle yarışıyorsun? Faroe Adaları ile mi yarışıyoruz? Lüksemburg, Faroe Adaları gibi takımları aynı sıklette görmüyorum ki. Futbol sosyal bir olaydır. Toplum psikolojisini dengeliyor. Alınan kötü sonuçlarla toplum özgüvenini kaybediyor. Ülkeler arası bir yarış yapılıyor. ABD'ye git, Hollywood ile yukarılara çıktılar. Ama adamlar bakın olimpiyatlarda birinci, her şeyde önde. İnsanüstü bir güce de sahip değiller. Spor toplumsal bir olaydır. Biz ise ezile ezile perişan olduk! Futbol dışında bir dünya şampiyonluğu alınca da havalara uçuyoruz. 85 milyonla 17. sıradasın. 200 küsur devletin içinde 17. sıradasın. Bunu resmi kurumlar söylüyor. 10 milyon çocuğumuz var. Böyle bir dinamizm var ama kullanamıyoruz. Günü kurtarma modelleri ile ilerliyoruz.
"BİZİ PAKETLİYORLAR..."
Bazı başkanlar beni arıyor, 'Tesis yapmak istiyoruz, arsa vermiyorlar' diye serzenişleri var. Bu kriterleri gerçekleştirmek için ne yapmak lazım? İstanbul'a boş bulduğumuz yerlere bina yapmasak daha iyi olmaz mı? Spor adına engelleyici faktörleri ortadan kaldırmak lazım. Statlar yapıldı ama 3 büyük takımın dışındaki yerlere git, 33 bin kişilik yerde 300 kişi yok. PSG maçını izlemeye gittim. İnanılmaz tesisleri var. Doğru modelleri ortaya koymuşlar.
Biz 3 tane Türk oyuncu oynatıyoruz. Onu da kuralla oynatıyorsun. Türk oyuncu yok oynatacak! Bu kadar çocuk bir gün sormayacak mı bunun hesabını? Bu ülkenin sorunlarına bizler kafa patlatıyoruz. Türk futbolu adına halen günü kurtarıyorlar. Onun geleceği, bunun işleri... Kusura bakmasınlar. Sporun çok önemli olay olduğunu anlayan sayısı çok az. Edirne'den dışarı çıkıyoruz işte, bizi paketliyorlar. Üretmek başarı demektir. Ülkede başarı elde ediyorsun ama Avrupa'da başarın yok. Eski başarılarla avunuyoruz.
"BÜYÜK TAKIMLAR, SİZ NASIL BÜYÜKSÜNÜZ?"
Soruyorum; büyük takımlar siz nasıl büyüksünüz? Zamanla ilgili olarak evet büyüksünüz. 100 senelik kulüpler ne halde? Nasıl bu hale geldi? Bakıyoruz Fenerbahçe'nin Dereağzı'nda, Fikirtepe'de yeri var. Beşiktaş'ın Fulya'da yeri var. Sen buralarda oyuncu yetiştireceksin. Öyle mi? İstanbul'da 100 yıldır bir yer alıp da oyuncu yetiştirecek alan bulamamışız. Avrupa'da ne başarımız var? Futbolu yöneten arkadaşlar insanları aptal mı sanıyorlar?
"BİR MAÇTA İLAHLAŞTIRIYORUZ, SONRA..."
- Derbi maçı geride bıraktık. Beşiktaş ile Fenerbahçe karşılaştı. Derbiyle ilgili bir şeyler söylemek ister misiniz?
3 maç evvel 'Beşiktaş bu ligin en iyisi' diyorduk. Öyle değil mi? Şimdi en kötü takım oldu. Bir maçta ilah yapıyoruz, bir maçta birilerini gönderiyoruz. Futbolcular çıkıyorlar, oynuyorlar Günün sonunda birisi kazanıyor ya da da berabere bitiyor. İlk defa birbirlerini yenmiyorlar. Son da olmayacak. Derbi bittikten sonra İngiltere'den bir maç izle. Örnekleri var. Temposu başka, hakemi başka. Orta sıralardaki takımlar da öyle. Vatandaş soruyor haklı olarak. 'Biz niye böyle oynayamıyoruz?' diye soruyorlar. Adamların eğitilmesi, doluluğu çok farklı.
Avrupa'ya giden oyuncularımız var ya tesadüfen yetişti! Kimse yetiştirmedi onları. Faroe Adaları'na gidip o Avrupai oyuncularımızla yeniliyoruz. Faroe Adaları, Galatasaray Stadı'na gelse stadı dolduramaz. Ama adamlar oyuncularını eğitiyor. Biz eğitemiyoruz. Sağlıklı bir hakem yetiştirebiliyor muyuz, oyuncu yetiştirebiliyor muyuz? Hayır.
"TFF ÖZERK OLMALI"
- Hep kısır döngüler etrafında dönüyoruz. Futbolumuzun özerkliği de tartışılıyor...
Türkiye'nin derdi belli. Yabancı mı gelsin, yerli mi? İsimleri değiştirerek bu işi çözemezsin. TFF Başkanı seçiyorsun, delegasyonun büyük bölümü Süper Lig'den. TFF radikal karar alacak, ama görevden aldırma tehdidi alıyor. Futbolu Kulüpler Birliği yönetiyor, TFF değil. Allah aşkına bir adayla seçim mi olur? Bu tarzla Türkiye'de futbol ileri gidemez. Futbolumuz özerk olmalı. Devletimizin sorunu mu bitti? Gerekli yetkiler verilip 'Ne yaparsınız yapın denilmesi' lazım. Bu delegasyon, eline aldığı gücü terk etmez. Kurallar değişirse tabii başka. Delegasyon doğru düzgün yapılırsa, futboldan her türlü paydaş içine girer. Girmeli. Bu daha doğru olur.
"DOĞRULARI SÖYLEYİNCE 'KÖYÜN DELİSİ' OLDUK"
- Göreve gelseniz ne yaparsınız? Elbette tek başınıza her şeyi değiştiremezsiniz ama...
Tamamen belediye takımlarının ortadan kalkması lazım. Belediye'nin başka bir işi mi yok? Amatör spora hizmet etsinler. Belediye, spor yapılacak tesisi yapmalı. Futbolun içinde ne işin var? Bunları konuşunca 'Köyün Delisi' olduk. Bunlara itiraz edecek kimse yok. Futbolu buraya kadar getiren arkadaşlarımızın yanlış yaptığı ortada. Türk futbolunu eğer samimiyetle yöneteceksek, doğru bir yapı kurmak lazım. Kim gelirse gelsin olmaz. Bu yapısal bir sorun. Yapısal sorunu çözmedikten sonra bu iş olmaz.
Bu işte en kazançlı çıkan yine yorumcular olur. Dolu problem var. Bol bol konuşurlar. Bu ülke dinamik bir ülke. Ülkede gitmediğim yer kalmadı. Yaşananlara, bana yapılan haksızlığa üzülüyorum, kahroluyorum. Elimizde un var, her şey var ama bir helvayı yapamıyoruz. Gittiğim seminerlerde de anlatırım. Ailelere takım sporları yaptırmalarını öneriyorum. En azından kolektif yaşamı öğrenirler. Acıyı, kaybetmeyi, hayatta olan şeyleri öğrenirler. Çok önemli bir aktiviteyi savsaklamak bize özgü bir şey herhalde.
"BURASI DİNGONUN AHIRI MI?"
"5 MİLYON VERİNCE ÇOCUK..."
- Son olarak sporu yönetenlere ne gibi bir çağrınız olur Yılmaz hocam?
Sporu yöneten arkadaşlardan rica ediyorum. Yabancı antrenörü niye getiriyorlar? Türk'ten fazla biliyor diye. Değil mi? Bu Türk antrenörü kim yetiştiriyor peki? Demek ki Türk antrenörün yeterli olmuyor. 'Dünyanın en iyi antrenörünü getireceğiz' dediler. Geldi mi? Öyle bir kavram mı var? TFF şu anda kendini reddediyor. UEFA bile lisanssız antrenörlerimizi görüyor. Ama TFF'nin umurunda değil. İsim olarak eleştirmiyorum. Ahmet, Mehmet, kimse kırılmasın. Kuralsız yönetiliyoruz. Olmaz bu. Burası dingonun ahırı değil! İstediğin kadar iyi futbolcu ol, antrenörlük için yeterli eğitimi almadan olmaz.
Bütün kurumların doğru yapıyı oluşturması için bir araya gelmesi lazım artık. Yoksa elit seviyede sporcu da yetiştiremezsin. Bir noktaya gelmiş oyuncularımıza nasıl bakılıyor? 'Yahu bu adam varoştan geldi, süper araba aldı, yanında sarışın bir bayan var' gibi şeyler deniliyor. 5 milyon euro veriyorsun çocuğa ve kaderiyle de baş başa bırakıyorsun. İşçi sınıfın içinden çıkıyor, burjuvaziye atlıyor. Nasıl adapte olacak bu çocuk? Cengiz, Çağlar gibi oyuncular bu ülkeden çıkar. Çıkmaması mümkün değil. Yeter ki doğru yapıyı kuralım ve çıkarmasını bilelim.
Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.