Konu hemen bu seneki şampiyonluk yarışına geliyor. Kaptan dolu. G.Birliği maçı sonrası yaptığı açıklamayı hatırlatıyor, "Herkes kendini bir check etsin dedim. Bayağı bir check etsin. Bunu herkes dahil. Buna basın da dahil biz de dahiliz. Özellikle hakemler dahil. Rakipler de dahil" ifadelerini kullanıyor. Bülent'e "Biz nerede hata yaptık diye kendinize soruyor musunuz?" diyoruz. Başlıyor sıralamaya "İstanbul'da Denizli maçı oynadık. 90 dakika tek kale oynadık. Ersen Martin orta yaptı gol oldu. Bin defa vursa bir defa gol olurdu, oldu..."
90 dakika pozisyona biz girdik, bizi eleştirdiler. Bir takım 90 dakika 10 kişiyle defans yapıyorsa, tek atakta tek gol atıyorsa bence o takımı eleştirmek lazım. Adana maçında iki hata yaptık, iki gol yedik. G.Birliği bu sezon ilk kez bize karşı defans oynadı. Bu üç maçta kaybedilen yedi puan olmasa turu atmıştık." Futbol hayatında keşkelerin olup olmadığını soruyoruz bu kez. "Hayatımda hiç pişman olmadım. Her şeyi doğru yaptım, doğru yaptığım için de başarılar geldi" ifadelerini kullanıyor.
Konu sahadaki agresif görüntüsüne geliyor. Yapısını inkar etmiyor. "Evet ben agresifim. Ama topa agresifim. Şimdiye dek sakatladığım tek bir futbolcu yok" diyor. "Samsun maçıydı. Hakem Serdar Tatlı'ydı. Ertuğrul ile bir hava topuna çıktım. Ben dirseklerimi gererek çıktım, bu Avrupa'da gayet normal bir hareket. Serdar Tatlı tam önümdeydi. Yan hakem de 15 metre kadar kenardaydı. Faul bile çalınmadı. Bu maçtan sonra TV'de yorum yapılmış, bana iki maç ceza geldi" diye ekliyor.
Bülent sıralamaya devam ediyor "D.Bakır'da Saffet bana dirsek vuruyor, yan hakem bayrak kaldırıyor, faul var diye. Saffet de maçtan sonra dirsek vurduğunu söylüyor. Saffet'e ceza gelmiyor. Yani adalet! Ama iyi örnekler de var. Kocaeli maçında Hüseyin'le bir sürtüşmem oldu. Sonra Hüseyin benim hakkımda kötü sözler söylemiş. Sonra hatasını anladı, Volkan'la haber gönderip özür diledi. İşte önemli olan da bu. Maç içindeki olaylardan dolayı kırılmam ama sonraki konuşmaler beni kırar."
Kaptan, ellerini kollarını kullanmasına getirilen eleştirilere de anlam veremediğini söylüyor. "Kaptanım, tabii ki hakemle diyalog içinde olacağım. El kol hareketi kötü bir şey mi? Ben küfür etmiyorum ki. Etmem de. Etti diyen iftira atıyor demektir" diyor ve ekliyor "Eleştireceklerse futbol yönümü eleştirsinler. Ben 34 yaşına gelmiş bir insan olarak bu saatten sonra değişemem" diyor. Konu yaşına gelmişken jübilesini soruyoruz. Pek oralı değil. 2004 Avrupa Şampiyonası finallerinde oynamayı hayal ediyor. Gülerek, "Belki 2006 Dünya Kupası'na da giderim" diyor.
Bir diğer hayali de Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu. "İnter-Milan maçını izleyince buna inancım daha da arttı" iddiasında bulunuyor. Terim-Lucescu karşılaştırmasını da istiyoruz kendisinden, "Ben bu sorunun sorulmasına çok üzülüyorum. Bu tür yaklaşımlar futbola zarar verir" diyor.
Sergen'in, "Hasan'ın yıldız olduğu Dünya Kupası finallerinde ben kuyruklu yıldız olurdum" sözünü soruyoruz. "İkisi de iyi futbolcular. Çok üzüldüm bu sözlere" diyor. Hasan'ın finallerdeki başarısının FIFA tarafından onaylandığını hatırlatıp, "Hasan hem iyi bir futbolcu, hem de karakterli bir insan" açıklamasını getiriyor.
Galatasaray olarak biz iyi futbol oynuyoruz. İyi futbol oynamaya da devam edeceğiz. Lig daha bitmedi. Bakalım sezon sonunda kim gülecek? Son gülen iyi güler derler. Beşiktaş bu hafta puan kaybederse yüzde 100 şampiyon oluruz. Çünkü şampiyonu derbi belirler ve biz kendimize güveniyoruz. İş İnönü'ye kalırsa şampiyon oluruz. Bana "Beşiktaş'ın 100.yılı şampiyonluk yarışında önemli rol oynadı mı?" diyorlar. Biz futbolcular olarak bu konuda yorum yapmıyoruz. Bunu kamuoyuna bırakıyorum.