Brezilyalı futbolcu, Galatasaray Dergisi'nin Eylül ayı sayısına verdiği röportajda, Galatasaray'ın Avrupa'nın en büyük kulüplerinden biri olduğunu kaydederek, sarı-kırmızılı takıma gelen her oyuncunun da tartışmasız kaliteli olduğunu savundu.
Takıma geçen sene pek çok oyuncu transfer edilmesine rağmen istenilen performansın alınamadığını kaydeden Batista, "Bu elimizden geleni yapmadık anlamına gelmez. Herkes çok çalıştı. Futbolda kimi zaman çok çok iyi futbolcularla da başarıya ulaşamazsınız. Futbolun gerçeği bu. Bir tarafın kazanacağı garanti olsa kimse sahaya çıkmaz, futbol diye de birşey olmazdı. Büyük oyuncular büyük kulüplerde bir araya geldiği zaman, başarı için tek bir faktör kalır; o da birlik ve beraberlik. Oyuncular bir aile gibi birleşirse başarı zaten gelir. Geçen sene de bu vardı, ancak bu sene daha çok var" diye konuştu.
Batista, Galatasaray forması altında sahaya çıktığı ilk maç da dahil olmak üzere bir çok karşılaşmada sakat sakat oynadığını kaydetti.
Sakat olunsa da sahaya çıkıldığında futbolcunun elinden geleni yapması gerektiğini ifade eden Batista, şöyle konuştu: "Ben her zaman sahaya çıktığımda yüzde 100'ü vermek için oynarım. O ilk maçta ben sahaya sakat çıktım, daha sonra da bir çok maçta sakat oynadım. Bunu Galatasaray'ı sevdiğim için yaptım. Çünkü Galatasaray'daki ortam ve inanç farklı. Gerçek savaşçılar savaşa öldürmeyi düşünerek giderler. Ölmekten korkarak giderse mutlaka ölür. Benim felsefem saha içinde budur. Ben sahada kazanmak için savaşırım. Mücadeleden kaçarsanız kaybedersiniz." Brezilyalı oyuncu, Türkçe konuşmayı öğrenmesiyle ilgili olarak da, "Kimi yabancılar var belki 10 senedir Türkiye'de ama benim konuştuğum Türkçe'nin yüzde 1'ini konuşamıyorlar. Bu dili isterseniz öğrenebilirsiniz, ama istemezseniz de öğrenemezsiniz. Bu sizin kendi seçiminiz. Ben sadece futbol olarak değil, genel anlamda Türkiye'ye adapte olmaya çalıştım. Sanırım bunu da başardım" dedi.
Avrupa Şampiyonlar Ligi eleme turunda Bulgaristan'ın CSKA Sofya takımı ile İstanbul'da oynanan maçtan bir kaç saat önce annesinin ölüm haberini aldığını dile getiren Batista, sahada annesini yanında hissettiğini söyledi.
Brezilya'da 10 çocuklu fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini ve özellikle annesinin tutucu bir insan olması nedeniyle ilk başlarda futbol oynamasına sıcak bakmadığını anlatan Batista, röportajın büyük bir bölümünü ayırdığı annesiyle ilgili şunları söyledi: "Brezilyada genelde aileler çocuklarını futbol oynamaya teşvik ederler. Ama benim ailem ve annem daha bir tutucuydu. Dinine bağlı, aile yapısını ve dünya görüşünü din içinde yaşayan insanlardı. Bu yüzden annem benim futbol oynamamı istemedi. Bu duruma soğuk bakıyordu. Futbolun beni bir yere götürmeyeceğine inanmıyordu. Ama annem benim için herşeydi. Hayattayken onun için elimden gelen herşeyi yaptığıma inanıyorum. Vefat habarini aldığımda kampta şunu düşündüm; olan olmuştu artık ve ben bunu tanrının bir işareti olarak gördüm. Çünkü tanrı herşeyi mükemmel yapar. Herşeyin zamanlamasını tanrı yapar. Ben de yaşadıklarımı tanrının bir isteği olarak gördüm ve maç saati geldiğinde sahada arkadaşlarımın yanındaki yerimi aldım. Garip bir şey ama sahada annemi kendimle birlikte hissettim. Annemin bana, (Git oyna, işini yap, etkilenme. Ben cennetteyim ve mutluyum) dediğini duydum. CSKA maçında sahaya çıkıp iyi oynadıysam, işte annemin bu sözleri yüzündendir."
Kendisinin iyi yönleriyle ilgili olarak sahadaki savaşçılığını dile getiren Batista, kötü yönü olarak ise sakatlandığında çok asabi olmasını gösterdi.
Sakatlık sonrası sinirli yapısını ailesine de yansıtmaktan şikayet eden başarılı futbolcu, "Futbolu bırakmayı düşündüğüm anlarda hep sakatımdır. Böyle durumlarda televizyonda bile futbol izlemekten hoşlanmıyorum" dedi.
