Önceki Haber Sonraki Haber

Sinan'dan F.Bahçe yorumu!

Galatasaray Liv Hospital Basketbol Takımımızın önemli isimlerinden Sinan Güler, basketbol milli takımının kampında önemli açıklamalar yaptı.

14/07/2014 Pazartesi Milliyet

Türk Basketbolu’nun en istikrarlı, en çalışkan, en disiplinli isimlerinden biri olan Sinan Güler, Çeşme kampında açıklamalarda bulundu. Başarılı ve yorucu bir sezonun ardından dinlenme fırsatı bulamadan “Güler Legacy” kamplarında öğrencilerle bir araya gelen tecrübeli isim ilginç sözler kullandı.

İŞTE MİLLİYET GAZETESİ'NDE YAYINLANAN O RÖPORTAJ...

Her sene aynı soruyu soruyorum sana; bu yoğun tempoda yorulmuyor musun?

“Ailece bir şey yapmaya karar verdik biz. Türk basketbolundan kazandığımız şeyleri bir şekilde geri vermeye, paylaşmaya çalışıyoruz. İnanın, kamplar döneminde çocuklarla geçirdiğim vakit bana iyi geliyor. Aynı zamanda ufak çaplı sakatlıkları gidererek, bireysel çalışmalarda bulunarak aktif dinlenme yapıyorum diyebilirim. Her yönüyle çok yoğun ve yorucu geçen sezon sonunda pırlanta gibi çocuklarla sohbet etmek, bir şeyler paylaşmak, basketbolu konuşmak, mental olarak dinlenmeme yol açıyor.”

Peki hedeflediklerinizin ne kadarına ulaştınız?

“4 senedir devam ediyor kamplarımız. Bizim için en önemli tarafı, ücretli olarak gelen sporcuların dışında, farklı illerden 48 tane kardeşimizi de antrenörleriyle birlikte burslu olarak konuk ediyor oluşumuz. Bu seneki kampımız gerek genel işleyiş, gerek yetenek bakımından en iyi kampımızdı. Tabii ki ilerleyen dönemlerde bununla ilgili finansal beklentilerimiz var, benim için emeklilik programı olsun istiyorum ama şu an için Güler ailesi olarak Türk basketbolundan kazandıklarımızı, tecrübelerimizi paylaşmak daha önemli. Doğu’dan gelen çocuklar için bize imkan yaratan, başından bu yana bizimle olan NIKE, Lenovo, Vodafone firmalarına ve bize açtıkları mükemmel tesisler nedeniyle Özyeğin Üniversitesi ailesine teşekkür ediyorum.”

Doğu’dan burslu olarak getirdiğiniz çocukların güzel bir hikayesi var, onu hatırlatır mısın?

“İlk sene Koç Lisesi’nde Recep Ankaralı’nın oğlu, Ege’nin davetiyle bir panele katılmıştım. Onlar da Hakkari’den bir antrenör ve takım getirmişlerdi. Sohbet sırasında Hakkı adında bir arkadaşımız, çok güvenli şekilde ‘bizim hangi şartlarda basketbol oynadığımızı görmek ister misiniz, milli oyuncu olarak oralara gelmeyi düşündünüz mü?’ sorusunu yöneltti.

O bir kıvılcım oldu. Panel sonrasında onların iki hafta daha İstanbul’da kalmasını sağladık, çalışmalarda bizimle oldular. İlk sene 12 arkadaştan 6 tanesi daha sonra üniversiteyi kazandı. Antrenörleri Mahmut Şimşek, Osman Solakoğlu Hizmet Ödülü’yle birlikte farklı ödüller aldı. Daha da önemlisi, kampımızda bizimle olan kardeşlerimiz, bulundukları illerde Güler Legacy kampının şubelerini oluşturmaya başladı, daha önce burslu gelenler bu sene ücretli olarak katılmak istedi.”

‘Her şey sahada kalsın’

Final serisinde yaşananlar hakkında yorumun ne? Fenerbahçe’den gelen isimlerle bir sorun yaşamanız mümkün mü?

Saha içinde gerginlikler yaşanır. Dışarıdaki insanlar o gerginliklerin nedenlerini çok da göremediklerinden anlayamıyor olabilir. Ben geçmişle ilgili yorum yapmayayım ama bundan sonrası için umarım her şey sahada kalır diyeyim. Hangi takım olursa olsun, hangi spor olursa olsun, sportif organizasyonların içindeki bütün sorunların sportif olarak çözülmesini umuyorum. Milli takımdaki oyuncular arasında sıkıntı yaşanması mümkün değil. Biz farklı takımlarda da oynasak, profesyonel getirilerimiz de olsa sonuçta hepimiz Türk basketbolu için çalışan insanlarız.

‘İlk maç çok önemli’

“Şu anda hedeflerin konuşulması bile yanlış. İnşallah geçen yıllardan ders almışızdır. Ülkece tez canlı olduğumuz için herkes hemen en iyi noktayı görmek istiyor ama bunlar kolay değil. Tabii ki hedefimiz olmadan oraya gitmeyeceğiz ama şu anda ilk hedef, sakatlıksız şekilde hazırlık dönemini bitirmek, ardından da İspanya’daki ilk maçımızı kazanmak olmalı. Maç maç düşüneceğiz, bu kesin ama bizim için ilk maçların çok belirleyici olduğu da bir gerçek.”

Kaldığı yerden devam!

Sahaya dönersek, Galatasaray’daki performansın sezon ilerledikçe arttı, bu süreyle mi alakalıydı?

“İlk geldiğimde milli takımda sahip olduğum rol ile Galatasaray’da üstlenmem gereken rol farklıydı. Şampiyon olan ve oturmuş bir takıma gelmiştim. Zorlandım ve istediğim rolü hak edemedim. Zaman ilerledikçe bana verilen süreleri daha iyi kullanarak daha çok sahada kaldığımı düşünüyorum. Sezon sonunda özgüvenimin de artması ile hem hücum hem de savunmada daha fazla katkı verdim. Ancak bu takımın performansının artmasıyla da alakalıydı. Bireysel olarak değerlendirmek yanlış olur. Şimdiki amacım, sezonu nasıl bitirdiysem, yeni sezona öyle başlayabilmek.”

‘Bana iyi geliyor’

Araban maceracı bir yapın olduğunu düşündürtüyor...

“Tam maceracı biri demeyelim de zaman zaman arabamla araziye çıkmak, çamura girmek, o şekilde vakit geçirmek keyifli oluyor. Bir gün bile olsa sahanın içindeki stresten uzaklaşmak bana iyi geliyor.”

Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
  Ana Sayfaya Dön
Webaslan Anasayfasına Dön