G.Saray'da bir önceki yönetiminde futbol şube sorumlusu olarak görev yapan ve yeni başkan Özhan Canaydın'ın da bu görevi sürdürmesini teklif ettiği Abdürrahim Albayrak, atv'deki Bizim Stadyum programında ilginç açıklamalar yaptı. Albayrak, Canaydın'ın teklifiyle ilgili olarak, "Bunun sinyallerini daha önce almıştım. Seçim günü Cansun'un yanına gidip, 'Canaydın bana böyle bir teklif yaparsa izin verir misin?' diye sordum. O da 'Çok sevinirim. Sakın hayır deme. Hatta benden de bir şey istenirse yardıma hazırım' dedi. 4. sandık açıldıktan sonra da Cansun'dan izin isteyip Bursa maçına gittim" ifadesini kullandı.
Albayrak, nasıl bir G.Saraylı olduğunu da şu hatırayla dile getirdi: "Beni Metin Oktay G.Saraylı yaptı. Bir keresinde Çapa'da ameliyat olmuştum. 43 dikiş atıldı. O sırada F.Bahçe-G.Saray maçı var. Şoföre arabayı hazırlamasını söyledim. Beni ameliyat eden doktorun odaya astığı paltosunu giydim, serum şişesini içine gizleyip F.Bahçe Stadı'na gittim. Kötü durumdaydım. Ciğerlerimdeki kan serum şişesine dolmuştu. Yüzüm mosmordu. Çapa'ya gittiğimde doktorlar beni arıyordu. 4-5 gün yoğun bakımda kaldım. Ben böyle bir G.Saraylı'yım. Bu kulüpte 8 ay yöneticilik yaptım. Ölürsem kimse arkamdan ağlamasın. Çünkü ben ölsem de gam yemem artık."
Albayrak'ın uzun yıllar önceki bir anısı da ortalığı kahkahaya boğdu: "Suat, Saffet (Sancaklı), Sedat (Balkanlı) beni odaya çağırdı, televizyon izliyorlardı. Sedat 'Açıl' deyince televizyon açılıyor, 'Kapan' deyince kapanıyordu. 'Ne yapıyorsun?' dedim, "Çok enerji var ondan. Elini biraz tutayım sen de yaparsın" dedi. Sonra ben 'Kapan' dedim kapandı, 'Açıl' dedim açıldı. Ardından Saftig ile Müfit Erkasap'ın ve antrenörlerin yanına gittim, televizyon izliyorlardı. 'Size marifetlerimi göstereyim' dedim. 'Kapan' diyorum kapanmaz, 'Ses' diyorum tık yok. 'Apo abi sana bir şey mi içirdiler' dediler 'Yok' deyip anlattım. Sonra ortaya çıktı. Meğer Suat'ın kolundaki saatten yapıyorlarmış.
Fatih Akyel'i kesin alıyordum. Bana boş mukaveleye bile imza attı. Kulübünden aldığı paranın bir kısmını da geri verdi. Bu işi bitirmesi için idare heyetinden bir arkadaşa tam yetki verdim. Ama arkadaşımız kulübe çok az para teklif etti. Bana haber vermeden de geri döndü. Fatih de Fenerbahçe'ye gitti. Fatih'in Fenerbahçe'de oynaması için Mesut Yılmaz'la kardeşi Turgut Yılmaz devreye girdi. Hamdi Akın onlardan rica etmiş, onlar da beni arayıp 'Bu işi çöz' dediler.
Batista'nın transferini ben istedim. Yönetime bunu götürdüğüm zaman 'Boşuna uğraşma vermezler. Fatih Terim onu Milan'a istiyor' yanıtını aldım. Ayrıca yakın bir dostum olan Turgay Ciner kendisi alıp onu Beşiktaş'a hediye etmek istedi. Ama G.Antep Başkanı Celal Doğan, sözünün eri bir adam. 'Ne kadar para verirlerse versinler ben Batista için G.Saray'la anlaştım' dedi ve iş bitti.
İlhan Mansız'ı hocamız Lucescu çok istemiş. Transfer listesinin en başında o varmış. Bu konuyu hiçbir zaman unutmadı. İlhan'ın her attığı golde bana vahlanıyordu. Ben de "Ne yapayım?" diyordum. İlhan'ın transferi sırasında görevde değildim. Ancak şunu söyleyeyim İlhan G.Saray'a gelseydi, sezon sonunda kesin olarak Avrupa'ya giderdi. Çünkü bizdeki futbolcuların avantajı bu; her an Avrupa'ya gitme durumları var.
Lucescu, Avrupa maçlarında müthiş. Top kime gelecek, o ne tarafa dönecek, kime pas verecek, nereden kaçacak, tek tek söylüyor. Diyor ki, '11 numara topu alırsa sağa dolduracak. Sen onu şu şekilde kesersin.' Yani rakibi herşeyiyle ezberliyor. Barcelona maçında durum 2-0. Devre arasında soyunma odasındayız. Lucescu, 'Bakın, hakem kırmızı kartı çıkarmış. En ufak hareketinizde size çıkaracak' dedi. Nitekim Capone ve Hakan Ünsal kırmızı kartı gördü. Roma'da çok stresliydi. Yüzü gülmedi. Gece 12.00-01.00 gibi gelip 'Bitti' dedi, 'Roma'yı çözdüm.' Sabahlara kadar kaset izleyip rakibi ezberler, sonra da futbolculara tek tek anlatırdı.
