Yeni sezon 4. yıldız parolasıyla başlayan Galatasaray, Balıkesirspor deplasmanında kaybederek taraftarlarına 'Yter artık' dedirtti. Başkan Ünal Aysal'ın 4. yıldız hedeflenirken yarattığı takım, 5 resmi maçta 2 gol atarak sarı-kırmızılı taraftarların göz yaşlarına neden oldu. 

Galataray Spor Kulübü Başkanı Ünal Aysal, sarı kırmızılı kulübü sekizinci sırada devraldıktan sonra takımı üstüste 2 sene şampiyon yapılmasında önemli katkı sağladı. Ancak, Aysal dönemi her daim bazı tartışmalarla ve istikrarsızlıklarla da anıldı. 

 

Aysal, göreve geldikten sonra Fatih Terim'le anlaştı ama daha sonra sözleşme sorunu yaşadı. Deneyimli teknik adam, göreve geldikten sonra bu olaya açıklık getirdi. Terim ile daha uzun vadeli bir sözleşme yapıldıktan saatler sonra kontratın süresi 1 yıla indirildi. 
 

 

Aysal'ın başkanlığının ilk zamanlarında bir de borsa sorunu yaşandı. Aysal, hisse senedi satmayacaklarını, repo yapacaklarını belirtse de, hisse satışlarının yaşanması, Türk futbolunda yaşanan 3 Temmuz süreci, büyük sermaye artırımları, stadyum gelirinin şirketten vakfa geçmesi sonrası 380-410 TL bandındaki hisseler 150 TL'ye kadar geriledi. Küçük yatırımcıların açtıkları davalar hala devam ediyor. Ayrıca, bu dönemde yapılan sermaye artışları sonrası tepkiler artınca, Galatasaray SPK ile de karşı karşıya geldi. Sarı kırmızılı kulübün 

 

Sarı kırmızılılar, saha içinde ise Terim'in takımı bir arada tutması, taraftarın desteği ve Ali Dürüst, Abdürrahim Albayrak gibi yöneticilerin büyük çabalarıyla ilk sene, Süper Final sonrası şampiyonluğu aldı. İkincim sene bazı gerginlikler yaşanmaya başladı. Terim, farklı tarz oyuncular isterken Aysal, taraftarların pek sempati duymadığı Bülent Tulun ile birlikte transferleri gerçekleştirdi. 

 

 

2012'nin ilk aylarında Galatasaray muhabirleri mayısta yapılacak bir seçimden bahsederken, deneyimli yöneticiler böyle bir şeyi hiç duymadıklarını ısrarla ve tekrar tekrar söylediler. İkinci şampiyonluk ve Devler Ligi'nde gelen çeyrek final sonrası, eli güçlenen Ünal Aysal, başarıda paydaş olan isimleri kulüpten koparmaya başladı. Yönetimin 'ağır toplar'ının haberinin dahi olmadığı seçim, 1 ay gecikmeli olarak haziranda gerçekleşti. 

 

Abdürrahim Albayrak gibi futbol takımı tarafından çok sevilen, 2 şampiyonlukta da direkt katkısı bulunan bir isim koparıldı. Ali Dürüst gibi hem camiada ağırlığı olan, hem de futbol şubesi konusunda büyük bir tecrübesi olan isim listeye alınmadı. Adnan Öztürk, yönetimden çıkarıldı. Bu 3 başarılı yöneticinin yönetimden ayrılması, camiada isyan seslerini çıkardı ancak kulübün başarılı grafiği nedeniyle Aysal'a karşı sesler 'ciddi biçimde' yükseltilmedi. 

 

Fakat, Haziran 2013'de gelen bazı yöneticilerin yeterlilikleri de daima tartışma konusu olageldi. Basın Sözcüsü Şükrü Ergün ve eşinin kulüple olan ticareti, geçtiğimiz hafta sonu Özkan Olcay'ın takım ve Prandelli hakkındaki açıklamaları, sanatçı Candan Erçetin'in basketbol şubesine verilmesi, Sedat Doğan'ın çıkışları ve daha sonra pratik olarak yönetimden çıkarılması ve yönetim kurulunda yer almasına rağmen herhangi bir görev verilmeyen yöneticiler, çoğu zaman spor basını tarafından irdelendi. 

 

 

Galatasaray'a yaptığı hizmetler taraflı, tarafsız herkes tarafından takdir edilen ve yönetimde olduğu süreçte gecesinin gündüzüne atan Abdürrahim Albayrak'a 2014 Süper Kupa'da yapılanlar da camia tarafından ayıplandı.

 

Takımın bulunduğu uçağa, ilgili ilgisiz birçok kişi bindirilirken, Abdürrahim Albayrak'a "Prandelli'nin koyduğu kurallar nedeniyle, uçağa sadece futbol takımı binecek" denildi. Abdürrahim Albayrak talep etmesine rağmen yer ayrılmadı. Daha sonra yeni yönetici Özkan Olcay, Abdürrahim Albayrak'a "Sen muhalefettesin" dedi. Tüm bu olaylar, manşetlere taşındı.

 

 

Üçüncü sezon ise benzersiz bir krizle başladı. Fatih Terim'in Milli takım tarafından istenmesi sürecini, deneyimli hoca şu sözlerle anlattı;

 

"Ben Sayın Demirören'e, "Sayın Aysal'dan izin almadan gelmeyin" dedim. O da Sayın Aysal ile konuştu. Daha sonra TFF yöneticilerinin de bulunduğu kahvaltıda, ben Demirören'e "Sayın Aysal'dan teklif için de izin isteyin" dedim. O da salonun bir başka bölümüne geçerek izin istedi ve aldı. Biz bu görüşmeden iki gün sonra Florya'da buluştuk. Ve ben ücret almayacağımı, TFF'nin kakunen vermesi zorunlu olan ücreti bir hayır kurumuna verileceğini belirttim.

 

Bunların hepsini Sayın Aysal'ın oluruyla ve izin vermesiyle yaptım. Düşünebiliyor musunuz, Sayın Demirören, Sayın Aysal'dan izin isterken Galatasaray Başkanı diyor ki "İsterseniz Ocak ayında alın yeter ki iki üç hafta önce haber verin." Bu, beni çok yaraladı. Başkan vazgeçmeye hazır ve kendinden emin.

 

Basın toplantısında Sayın Demirören'in gösterdiği kağıttan sonra koskoca Galatasaray kulübü, hocasının sözünün değil, o kağıdın peşine düştü. Bu bir komplo ise bu komplonun kolaylıştırıcısı maalesef uzak değil. Ben de değilim."

 

 

Terim'in ayrılık sürecinde, TV programlarında yayınlanan mesajlar, 2 sene şampiyon yapan hocanın arkasından söylenenler ve yerine getirilen Mancini'nin çok yüksek olan maliyeti başka tartışmaları doğurdu. 

 

Hem Terim'in ayrılığı döneminde, hem de genel olarak Ünal Aysal döneminde, kamuoyu önünde TFF ile yaşanan sorunlar da gündemde önemli bir yer kapladı. Sarı kırmızılı kulüp, TFF ile sağlıklı bir ilişki kuramadı. İnternet sitesinden yapılan açıklamalardan, verilen röportajlardan, TFF ile sürekli savaş halinde olunduğu yorumları çıkarıldı. 

 

 

Roberto Mancini döneminde devre arası alınan isimlerin maliyetleri de ayrı bir tartışma konusu oldu. Özellikle, toplam maliyeti 9 milyon euro olan Izet Hajrovic'in yalnızca 4 ay sonra, ödemelerinin geciktirilmesi nedeniyle kulüpten bedelsiz ayrılarak Werder Bremen'e gitmesi büyük bir şok oldu. Aysal'ın "bir arkadaşının tavsiyesi" ile alınan ve sadece 410 dakika oynayıp 1 asist yapan oyuncuya karşılık neredeyse Drogba'nın 1.5 yıllık maliyetinin verilmesi eleştirilerin ana konusuydu.

 

 

Alınan ancak oynatılmayan Umut Gündoğan, 2.25 milyon TL'ye alındıktan 6 ay sonra eski kulübüne kiralanan Oğuzhan Kayar, transfer edilen, idmanlara çıkan ancak henüz 1 dakika dahi oynamayan Endoğan Adili, stoper Guille Burdisso, 2.5 milyon euroluk maliyetiyle hemen hemen hiç oynatılmayan Koray Günter, 2.75 milyon euroya alınan ve şimdi Trabzonspor'a kiralanan Salih Dursun derken devasa bir para harcandı ancak ara dönemden elde kalan tek oyuncu 6.15 milyon euroya transfer edilen Alex Telles oldu.

 

Ancak, bu transferlerin faturası da UEFA'nın denetlemesi oldu. Sezon sonunda 200 bin euro Finansal Fair Play cezası alan Galatasaray'ın ileriki dönemde yapacağı harcamaların daralması ve net olarak bütçenin küçülmesi anlamına geldi. 

 

Üstelik bu dönemde Galatasaray, 2 sezon tek başına Şampiyonlar Ligi geliri elde etti, önemli sponsporluk gelirleri elde etti, stadyumdan, borsadan, yayından tarihinin en çok kazancını elde etti. Fakat, kısa vadede borç yükü azalırken, uzun vadede artış yaşandı.

 

 

Galatasaray'da bu süreçte bir de profesyonel çalışanlarla sorun yaşandı. Personel maaşlarını kısan, ağır sözleşmeler koyan ve "tek taraflı" olan sözleşmeye imza atmaya kimse yanaşmadı. 

 

Sporx'in ele geçirdiği ve yayınladığı 4 sayfalık sözleşmede şu tür maddeler yer alıyordu;

 

- Personel, görev tanımı ve mesleği gereği, hafta tatilleri, ulusal bayram ve genel tatillerde işini ifa edebileceğini, gerektiğinde fazla çalışma yapabileceğini, bu çalışmalarının karşılığının bu Sözleşme ile belirlenen aylık ücretinin içinde olduğunu ...

 

- Sözleşme hangi sebeple sona ererse ersin Personel, İşveren ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren bir firmada veya rakip bir firmada veya Şirketin faaliyet konusunu oluşturan alanlarda faaliyet gösteren bir firmada Sözleşmenin sona erme tarihinden itibaren 24 ay boyunca çalışamaz.

 

- Personelin ücretine zam yapılıp yapılmaması, zam yapılacak ise bunun oranı tamamen İşverenin takdirine bağlıdır. Ücret artışları Ücretlendirme Yönetmeliği ve Performans Yönetmeliği esaslarına göre düzenlenir. 

 

 

Galatasaray'ın bu dönemde yaşadığı önemli sorunlardan biri de Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ve GSGM ile oldu. Arena'da oynanan Juventus maçı sonrası çatı tartışmaları tekrar patladı. 

 

Yöneticilerin, çatı konusunda topu Bakanlık'a atması sonrası, Bakan Kılıç konuştu. Çatı sorumluluğunun Galatasaray'da olduğunu ancak Türkiye'nin güzide bir kulübü olması nedeniyle bu konuda bu döneme kadar baskı yapmadıklarını dile getirdi. Bu tartışmalar sonrası GSGM adeta 'kılıçları çekti' ve Galatasaray'a icra davaları açtı. 

 

Sezonu Şampiyonlar Ligi ikinci turunda veda, ligde ikincilik ve Türkiye Kupası ile kapatan Galatasaray, TBF sorunu yaşandı. Olaylı geçen Beko Basketbol Ligi finalinin son maçı öncesi, camianın önemli isimlerinin, bazı yöneticilerin, Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar'ın, basketbol şube sorumlusu Necati Demirkol'un ve oyuncuların isteğine rağmen maça çıkılmadı.

 

Kökeni Galatasaray olan, sarı kırmızılı formayı parkelerde terletmiş Turgay Demirel ile Galatasaray bu süreçte net olarak karşı karşıya geldi. Finale çıkılmadı ve "Asalet bunu gerektirir" dendi ancak camianın önemli isimleri bu durumu kabullenemedi. Zira, Ünal Aysal bu konuda tek başına karar verdi ve kimseyi dinlemedi.

 

 

Federasyonlar ile yaşanan sorunlardan biri de Türkiye Kürek Federasyonu ile yaşandı. Basında çıkan haberlere göre; Aysal, kendi delegelerine Çetin Öztürk'ü desteklemelerini söylemesine rağmen delegeler İlhami İşseven'i destekledi. İşseven, başkan seçildi. Fakat, Kürek Federasyonu ile dahi sorun yaşanması kafaları karıştırdı. 

 

 

Aysal'ın TKF ile sorun yaşandığını açıkladığı kurulda, arazilerin satışının gündeme gelmesi ve bunun için Olağanüstü Genel Kurul'da bunun için izin isteneceğini açıklaması da camiayı karıştırdı. 1970'lerden beri Galatasaray camiasını takip eden ve içerisinde olan Hıncal Uluç, bu duruma; "Galatasaray'ı satmak istiyor" yorumunu yaptı.

 

 

Son dönemde ortaya çıkan ve ses getiren olaylardan biri de Avukat Ayşegül Egemen'di. Egemen'in iddiaları yenilir yutulur cinsten değildi. 1.5 milyon euroluk formaların kaybolması, tribün gruplarına para aktarılması, yöneticilerin kulüple olan çıkar ilişkileriyle ilgili gelen iddilara kulüpten herhangi bir yanıt gelmedi. 

 

 

Serhat Ulueren, 360'da yayınlanan programında, "ismi saklı" olan yönetici tarafından söylenenleri yayınladı. 

 

Röportajdan bazı satırbaşları şöyleydi;

 

- Fatih Terim'i görevden almak da tamamen Başkan'ın kararıdır. Yönetimden kimse ‘Terim kalsın ya da gitsin’ diyebilir mi? 

- Yalnız kadın basketbol takımının Fenerbahçe'yi yenip şampiyon olduğu gün Sedat Doğan'ın arayıp, ‘bu kadın basketbol  şubesini kapatmamız lazım’ dediğini biliyorum. Neden? Tek sebebi var; kıskançlık… 

- Şükrü Ergün diye bir basın sözcümüz var; ne maça geliyor ne başka bir müsabakaya gidiyor. Arada bir mesaj verip duruyor. Böyle basın sözcüsü mü olur? 

- Galatasaray yönetiminde Ultraslan'a kahramanlık yapmaya çalışan taraftar gruplarının karşısında önünü ilikleyen ve bir takım kişiler için haraç veren insanlar bile var. 

- Öncelikle bu kulüpte bir sürü işsiz isim var. Örnek mi; Ebru Köksal, Mete İkiz, Mehmet Cibara…

 

 

Galatasaray, Serhat Ulueren'in programındaki röportajı ise şu sözlerle yalanladı;

 

"Bazı TV kanallarında, sözde Kulüp Yönetim Kurulu Üyesi bir şahsın veya şahısların kulübümüz hakkında gerçek olmayan açıklamalarda bulunduğu iddia edilmiş ve daha sonra bazı internet sitelerinde söz konusu yöneticinin Kulübümüz Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Aka Gündüz Özdemir olduğu savında bulunulmuştur. Sayın Aka Gündüz Özdemir, hiçbir gazeteci veya televizyoncu ile böyle bir görüşmesi olmadığını, bu konuda gerçek olmayan iddiaları dile getirenler hakkında hukuksal girişimde bulunacağını belirtmiştir."